Rahatlamak için yatıştırıcı müzik dinlemem gerekiyor.
- In order to relax, I need to listen to soothing music.
Başkalarına güzel bir şekilde davranmak benim için çok zordu.
- It was hard for me to act pleasantly to others.
Bugün güzel bir gündü.
- Today was a pleasant day.
Rahatlamak için yatıştırıcı müzik dinlemem gerekiyor.
- In order to relax, I need to listen to soothing music.
Hiçbir şey sabah yapılan bir yürüyüş kadar hoş değil.
- Nothing is as pleasant as a walk in the morning.
Bana karşı çok naziktin, ve ben gerçekten hoş bir yolculuk yaptım. Çok teşekkür ederim.
- You were so nice to me, and I had a really pleasant trip. Thanks so much.
Rahatlamak için sık sık rahatlatıcı müzik dinlerim.
- I often listen to soothing music in order to relax.
Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
- It is pleasant to watch a loving old couple.
Hayatta hiçbir şey keyifli değildir.
- Nothing is pleasant in life.
Klasik müzik beni yatıştırıyor.
- Classical music soothes me.
Öfkeli adamı yatıştırmaya çalıştı.
- He tried to soothe the angry man.
Rahatlamak için yatıştırıcı müzik dinlemem gerekiyor.
- In order to relax, I need to listen to soothing music.
In sooth, I know not why I am so sad. - William Shakespeare (Merchant of Venice, Act I, Scene 1).
And two great big lovely big tears coursing down his cheeks. It was all no use soothering him with no, nono, baby, no and telling him about the geegee and where was the puffpuff but Ciss, always readywitted, gave him in his mouth the teat of the suckingbottle and the young heathen was quickly appeased.
soothing music.
a soothing ointment.