We have to stop him from drinking any more.
- Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
This water is safe to drink.
- Bu su içmek için güvenli.
He studied interior decoration.
- O, iç dekorasyon eğitimi aldı.
He made over the interior of his house.
- O, evinin içini yeniletti.
My father is a pilot on the domestic line.
- Babam iç hatlarda çalışan bir pilot.
Do you have a cheap flight ticket on a domestic line?
- İç hatlarda ucuz bir uçak biletiniz var mı?
There's a button on the inner side of the door.
- Kapının iç tarafında bir buton var.
I had my wallet stolen from my inner pocket.
- İç cebimden cüzdanımı çaldırdım.
That is an internal affair of this country.
- O, bu ülkenin iç işidir.
We dissected a frog to examine its internal organs.
- Bir kurbağayı, iç organlarını incelemek için kesip parçalara ayırdık.
Do you want to have a drink with us?
- Bizimle içki içmek ister misin?
Tom asked me if I wanted to have a drink.
- Tom bana içmek isteyip istemediğimi sordu.
I opened the box and looked inside.
- Kutuyu açtım ve içine baktım.
Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.
- Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.
Drinking on an empty stomach is bad for your health.
- Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
The stomach is one of the internal organs.
- Mide iç organlardan birisidir.
It was raining hard, so we played indoors.
- O kadar çok yağmur yağıyordu ki içerde oynadık.
Catherine stayed indoors because it was raining.
- Yağmur yağdığı için Catherine içerde kaldı.
It's not OK to smoke here.
- Burada sigara içmek yasaktır.
You must go outside if you want to smoke.
- Sigara içmek istiyorsan, dışarı çıkmalısın.
If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
- Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
He drank a great swig from the bottle.
- O, şişeden büyük bir yudum içti.
I will answer within three days.
- Üç gün içinde cevap vereceğim.
Truman arrived at the White House within minutes.
- Truman, Beyaz Saray'a dakikalar içinde ulaştı.
We have to measure your intraocular pressure. Please open both eyes wide and look fixedly at this object here.
- Göz merceğiniz içindeki baskıyı ölçmeliyiz. Lütfen iki gözünüzü genişçe açın ve sabit bir şekilde buradaki bu objeye bakın.
I'll buy you a drink.
- Sana bir içecek ısmarlayacağım.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
Too much drinking will make you sick.
- Çok fazla içmek seni hasta edecek.
We have to stop him from drinking any more.
- Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
To make up for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than he should have.
- Hastanedeki kötü deneyimlerini telafi etmek için, Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
After taking a bath, I drank some soft drink.
- Duş aldıktan sonra biraz meşrubat içtim.
We'd like to have some wine.
- Biz biraz şarap içmek istiyoruz.
I'd like to have another cup of coffee.
- Bir fincan kahve daha içmek istiyorum.
It is not good for the health to smoke too much.
- Çok fazla sigara içmek sağlık için iyi değil.
You must go outside if you want to smoke.
- Sigara içmek istiyorsan, dışarı çıkmalısın.
I don't want to drink too much coffee.
- Çok fazla kahve içmek istemiyorum.
Have you had anything to drink tonight?
- Bu gece içmek için bir şey aldın mı?
You need to look inward.
- İçeriye bakman gerek.
A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
- Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.
People often spill their guts to bartenders.
- İnsanlar genellikle içlerini barmenlerinine dökerler .
Tom doesn't have the guts to do that.
- Tom'un onu yapmak için cesareti yok.
Davis did not want civil war.
- Davis, iç savaş istemiyordu.
The civil war in Greece ended.
- Yunanistan'da iç savaş sona erdi.
Tom grabbed his mug and walked into the kitchen to get a refill.
- Tom kupasını aldı ve yeniden doldurmak için mutfağa gitti.
Tom held his cup out for Mary to refill it.
- Tom Mary'nin onu yeniden doldurması için kupasını uzattı.
Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
- Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
2005 was a bad year for music sector. Because Kylie Minogue caught breast cancer.
- 2005, müzik sektörü için kötü bir yıldı. Çünkü Kylie Minogue meme kanserine yakalandı.
I'd like to have a test for breast cancer.
- Göğüs kanseri için bir test yaptırmak istiyorum.
Helium is the second simplest atom. It consists of a nucleus containing 2 protons and two neutrons. Around the nucleus orbits 2 electrons.
- Helium ikinci en basit atomdur. O, iki proton ve iki nötron içeren bir çekirdekten oluşur. Çekirdek etrafında 2 elektron döner.
If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
- Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
We have to stop him from drinking any more.
- Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
Drinking much is dangerous.
- Çok fazla içmek tehlikelidir.
Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant.
- İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.
Too much drinking will make you sick.
- Çok fazla içmek seni hasta edecek.
Drinking much is dangerous.
- Çok fazla içmek tehlikelidir.
Booze is the answer, but now I can't remember the question.
- İçki içmek cevaptır ama şimdi soruyu hatırlayamıyorum.
Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant.
- İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.
I had to sip the coffee because it was too hot.
- Kahveyi yudum yudum içmek zorunda kaldım, çünkü çok sıcaktı.
He would drink a white or red wine.
- O beyaz ya da kırmızı şarap içmek istiyordu.
I like drinking beer and wine.
- Ben bira ve şarap içmekten hoşlanırım.
Şayet bir şeyi anlamıyorsanız, onun muhtevasının farkında olmamanızdandır.
- Eğer bir şeyi anlamıyorsanız, onun içeriğinin farkında olmamanızdandır.
Portakallar yüksek vitamin muhtevasına sahiptir.
- Portakalların yüksek vitamin içeriği vardır.