She talked on and on about her family problems.
- O, durmadan ailesinin sorunları hakkında konuştu.
She walked on and on in the rain.
- O durmadan yağmurda yürüdü.
Tom talked nonstop for three hours.
- Tom üç saat boyunca durmadan konuştu.
I'm only interested in nonstop flights.
- Ben sadece durmadan uçuşlarla ilgileniyorum.
She repeatedly said that she was innocent.
- Durmadan masum olduğunu söyledi.
I slept the whole afternoon away.
- Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
It rained three days on end.
- Üç gün durmadan yağmur yağdı.
It rained for several days on end.
- Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.
We're steadily moving forward.
- Durmadan ileriye gidiyoruz.
It snowed for many days together.
- Hiç durmadan günlerce kar yağdı.
He always stands off when people are enthusiastic.
- İnsanlar çoşkuluyken, o her zaman uzak durur.
I could scarcely stand on my feet.
- Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
Let's wait for the rain to end!
- Yağmurun durmasını bekleyelim!
It rained for several days on end.
- Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.
These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
- Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
The blue sports car came to a screeching halt.
- Mavi spor araba durma noktasına geldi.
The rule holds good in this case.
- Kural bu durumda geçerlidir.
Hold up, what do you think you're doing?
- Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
He stalled the engine three times.
- Üç kez motoru durdurdu.
You've stalled the engine.
- Sen motoru durdurdun.
It snowed for many days together.
- Hiç durmadan günlerce kar yağdı.
Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
- He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.
Fiyatlar son on yıl boyunca sürekli arttı.
- Prices have risen steadily during the past decade.