O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
- She is carrying a backpack on her back.
Sırtımda kötü bir ağrım var.
- I have a bad pain in my back.
Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
- While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
Alfabeyi tersten oku.
- Say the alphabet backwards.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.
- Tom wiped his mouth with the back of his hand.
O geri döndüğünde ona sor.
- Ask her when she comes back.
O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
- He isn't back yet. He may have had an accident.
İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
- It's important to back up claims with evidence.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyorlardı.
- Several students in the back of the classroom were sleeping.
Tom ve Mary restoranın arkasındaki masalardan birinde.
- Tom and Mary are at one of the tables in the back of the restaurant.
Tom yine normale döndü.
- Tom is back to normal.
Galiba yarın yine buraya geri geleceğim.
- I'll probably come back here again tomorrow.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Bu hükümet gerçekten eskiye dönüş yapıyor.
- This government is really putting the clock back.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
- You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.
- If you cut the tail off of a lizard, it will grow back.
Ben tekneye geri yüzdüm.
- I swam back to the boat.
Tekneye geri dönelim.
- Let's get back to the boat.
Mütevazı bir geçmişten geliyorum.
- I come from a humble background.
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
- Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Arkada bir oda istiyorum.
- I'd like a room in the back.
Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
- He never turns his back on a friend in need.
Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?
- Why is it easier to park the car backwards than forwards?
Tom geriye doğru yürüyor.
- Tom is walking backwards.
Babam eve dönmeden önce uykuya daldım.
- I fell asleep before father came back home
Tom yine uykuya daldı.
- Tom fell back asleep.
Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.
- She regretted deeply when she looked back on her life.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
Sekizden önce geri döndü.
- He came back before eight.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Jane asla sözünden dönmez.
- Jane never backs down.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back out now.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Tom yardım etmek için dönen tek kişi.
- Tom is the only one who came back to help.
Sana yardım etmek için geri geldim.
- I came back to help you.
Tom Mary'nin 2.30'a kadar geri dönmesini bekliyor.
- Tom expects Mary back by 2:30.
Lütfen 2.30'a kadar bekle. Tom o zaman geri dönecek.
- Please wait till 2:30. Tom will back then.
Tom arkaya yakın oturuyor.
- Tom is sitting near the back.
Tom'un saçları arkaya taranmıştı.
- Tom's hair was slicked back.
Tom geçen yıl Boston'a geri geldi.
- Tom came back to Boston last year.
O, geçen ağustos ayında geri geldi.
- He came back last August.
Polis öfkeli kalabalığı geride tuttu.
- The police held the angry crowd back.
Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.
- To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back.
O birçok kez bize doğru baktı ve uzaklaştı.
- He looked back at us many times and walked away.
On ay uzak kaldıktan sonra eve geri döndü.
- He returned back home after being away for ten months.
/eɪ/ This diphthong is a glide from mid front tongue position toward a higher, backer position similar to that of /ɪ/.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.