We talked about various topics.
 - Biz değişik başlıklarda konuştuk.
I succeeded in reaching the top of the mountain.
 - Dağın tepesine ulaşmayı başardım.
At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.
 - O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.
She will arrive in Tokyo at the beginning of next month.
 - Önümüzdeki ayın başında Tokyo'ya varacak.
I am the patrol leader.
 - Ben devriye başkanıyım.
Former London mayor Boris Johnson was the leader of the campaign for Brexit.
 - Eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson Brexit için kampanyanın lideriydi.
Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.
 - Batılı ülkeler doları güçlendirmek için baş başa verip düşünüyorlar.
It's best to wear a cap on your head during the cold Moscow winters.
 - Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir.
The main islands of Japan are Hokkaido, Shikoku, Honshu and Kyushu.
 - Japonya'nın başlıca adaları Hokkaido, Shikoku, Honshu ve Kyushu'dur.
When to start is the main problem.
 - Asıl sorun ne zaman başlanacağıdır.
The couples carved their initials in oak trees.
 - Çiftler baş harflerini meşe ağaçlarına kazıdılar.
I'm going to lay you down in the green grass underneath that big old oak tree and then carve our initials into its trunk.
 - O büyük, ihtiyar meşe ağacının dibinde çimlere uzanıp, gövdesine adlarımızın baş harflerini kazıyacağım.
What heading does this come under?
 - Bu hangi başlığın altında toplanıyor?
The Prime Minister has resigned.
 - Başbakan istifa etti.
Mr Suzuki, who is a former Prime Minister, will be chairman of the committee.
 - Bay Suzuki, eski bir Başbakan, komitenin başkanı olacak.
Kinshasa is the capital city of the Democratic Republic of Congo.
 - Kinşasa, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin başşehridir.
Beijing is the capital of China.
 - Pekin, Çin'in başkentidir.
I ate the whole bag of potato chips by myself.
 - Bir torba patates cipsini tek başıma yedim.
If I start eating potato chips, I can't stop.
 - Patates cipsi yemeye başlarsam, duramam.
It's interesting to observe American politics, especially during a presidential election.
 - Amerikan siyasetini, özellikle başkanlık seçimi sırasında gözlemlemek ilginçtir.
Do you have a course for beginners?
 - Yeni başlayanlar için bir kursunuz var mı?
I might flunk the course.
 - Kurda başarısız olabilirim.
The mayor presented him with the key to the city.
 - Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.
Self confidence is the key to success.
 - Kendine güven başarının anahtarıdır.
The president granted a general pardon.
 - Başkan genel af ilan etti.
The general decided to launch an offensive against the enemy camp.
 - General düşman kampına karşı bir saldırı başlatmaya karar verdi.
You'll get into trouble if your parents find out.
 - Ailen anlarsa başın belaya girer.
All the other children in the school had rich parents, and he was beginning to feel like a fish out of water.
 - Okuldaki diğer tüm çocukların zengin ebeveynleri vardı, ve o sudan çıkmış bir balık gibi hissetmeye başlıyordu.
Don't stick your nose into other people's business.
 - Başka insanların işine burnunu sokma!
I don't poke my nose into other people's business.
 - Burnumu başkalarının işine sokmam.
Mr. Jackson is our principal.
 - Bay Jackson, bizim başımız.
Mr. Jackson is our principal.
 - Bay Jackson bizim başkanımız.
Tom bowed his head in shame.
 - Tom utançla başını eğdi.
He bowed to me as he left the room.
 - O, odadan ayrılırken başıyla beni selamladı.
To protect your head, you need to wear a helmet.
 - Başınızı korumak için bir kask takmanız gerekir.
His masterpiece has not appeared yet.
 - Onun başyapıtı henüz görünmedi.
They are masterpieces of European art.
 - Onlar Avrupa sanatının başyapıtlarıdırlar.
Nobody but John has heard of it.
 - John'dan başka hiç kimse onu duymadı.
Nobody else got hurt.
 - Başka hiç kimse yaralanmadı.
The primary cause of his failure is laziness.
 - Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.
Honesty is the primary reason for his success.
 - Dürüstlük onun başarısı için temel nedendir.
My grandfather nodded and smiled at me.
 - Büyükbabam başını salladı ve gülümsedi.
After the initial shock of hearing of her grandfather's death, the girl started to cry.
 - Onun büyükbabasının ölümünü işitmesinin ilk şokundan sonra, kız ağlamaya başladı.
Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.
 - Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.
Today's paper reports that the premier has given up the idea of visiting America.
 - Bügünkü gazete Başbakanın Amerikayı ziyaret etme fikrinden vazgeçtiğini bildiriyor.
Nobody listens to this music except nuts.
 - Delilerden başka kimse bu müziği dinlemez.
At first each man had paid $10.
 - İlk başta her insan 10 ABD doları ödemişti.
I thought it easy at first.
 - Ben ilk başta onun kolay olduğunu düşündüm.
The army chief reported that the war was lost.
 - Genelkurmay başkanı savaşın kaybedildiğini bildirdi.
The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
 - Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
A relationship based on total honesty is bound to fail.
 - Toplam dürüstlüğe dayalı bir ilişki başarısızlığa mahkûmdur.
Probably, the prime minister means 'politics based on religious values.'
 - Muhtemelen Başbakan, dinî değerlere dayalı siyaseti kast ediyordur.
We work on a piecework basis.
 - Biz parça başı esasına göre çalışırız.
Everything starts from the basis.
 - Her şey temelden başlar.
According to the weather forecast, the rainy season will set in before long.
 - Hava tahmini göre, yağışlı mevsim çok geçmeden başlayacak.
He lived alone in the forest.
 - Ormanda yalnız başına yaşadı.
Tom wants to be a successful architect.
 - Tom başarılı bir mimar olmak istiyor.
Tom loves architecture more than anything else in the world.
 - Tom mimariyi dünyadaki başka her şeyden daha çok seviyor.
Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
 - Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
 - Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
I work in Central Park every morning starting at six.
 - Central Park'ta her sabah altıda başlayarak çalışıyorum.
Mario Draghi is the head of the European Central Bank.
 - Mario Draghi, Avrupa Merkez Bankası'nın başkanıdır.
All beginnings are difficult.
 - Bütün başlangıçlar zordur.
In love, there are only beginnings.
 - Aşkta, sadece başlangıçlar vardır.
He tried to kill himself but it ended in failure.
 - O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı.
A good beginning makes a good ending.
 - İyi başlayan iyi biter.
A good beginning makes a good ending.
 - İyi başlayan iyi biter.
People can begin to love when they choose, but they have no choice when it comes to ending love.
 - İnsanlar seçtiklerinde sevmeye başlayabilir ama biten sevgi geldiğinde seçenekleri yoktur.
Başlangıçta varsıllık içinde yaşıyorlardı.
 - Başlangıçta lüks ve sefa içinde yaşıyorlardı.
Başlangıçta lüks ve sefa içinde yaşıyorlardı.
 - Başlangıçta varsıllık içinde yaşıyorlardı.