Alaycı görüşlerini kendine saklamanı rica ediyorum.
 - Please keep your cynical remarks to yourself.
Onun görüşlerini harfiyen almayın.
 - Don't take his remarks too literally.
Yorumunun ilginç olduğunu düşündüm.
 - I thought your remark was interesting.
Onun sözlerini bir tehdit olarak yorumladım.
 - I interpreted his remark as a threat.
Senin aptalca düşüncelerinden bıktım.
 - I'm sick of your stupid remarks.
Onun yaşındaki bir kız için, Mary çok zeki, dikkat çekici düşünceler ifade eder.
 - For a girl of her age, Mary expresses very clever, remarkable thoughts.
Sözlerim size yönelik değildi.
 - My remarks were not aimed at you.
O tür sözler size yakışmıyor.
 - That kind of remark does not befit you.
O, dikkate değer sonuçlar elde etti.
 - She achieved remarkable results.
Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
 - There was nothing worthy of remark at the fair.
O bana her zaman alaycı uyarılar yapar.
 - He always makes cynical remarks to me.
O, kitapta birkaç uyarı yaptı.
 - He made a few remarks on the book.
O final sınavlarında dikkat çekici notlar kazandı.
 - She earned remarkable grades at the final exams.
Bazı dikkat çekici sonuçlar elde ettik.
 - We've had some remarkable results.
Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.
 - Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique.
İngilizcede dikkate değer bir ilerleme kaydetti.
 - He has made remarkable progress in English.
Tom'un oldukça dikkate değer bir kişi olduğunu düşünüyorum.
 - I think Tom is a pretty remarkable person.
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
 - Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.
O son günlerde İngilizcede kayda değer ilerleme yaptı.
 - She has recently made remarkable progress in English.
Tom fevkalade genç bir adam.
 - Tom is a remarkable young man.
Fevkalade bir iş yaptın.
 - You've done a remarkable job.
Onun görüşlerini harfiyen almayın.
 - Don't take his remarks too literally.
Alaycı görüşlerini kendine saklamanı rica ediyorum.
 - Please keep your cynical remarks to yourself.
Tom'un olağanüstü bir hafızası var.
 - Tom has a remarkable memory.
Bu olağanüstü bir deneyimdi.
 - It was a remarkable experience.
Onun çok dikkat çekici olduğunu düşündüm.
 - I thought that was remarkable.
Onun yaşındaki bir kız için, Mary çok zeki, dikkat çekici düşünceler ifade eder.
 - For a girl of her age, Mary expresses very clever, remarkable thoughts.
He remarked that it was time to go.
Remarkably, three State assembly elections were decided by a total of fewer than one hundred votes.
That dog is remarkably fierce.
... the five-minute remark. ...
... That actually brings me to a remark that ...