olmayan teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- non
Which do you like better, fiction or non-fiction?
- Hangisini daha çok seversin, kurgu ya da kurgu olmayan?
Cucumbers, spinach, broccoli and onions are considered non-starchy vegetables.
- Salatalıklar, ıspanak, brokoli ve soğanlar nişastalı olmayan sebzeler olarak kabul edilirler.
- un
- non-
Cucumbers, spinach, broccoli and onions are considered non-starchy vegetables.
- Salatalıklar, ıspanak, brokoli ve soğanlar nişastalı olmayan sebzeler olarak kabul edilirler.
Which do you like better, fiction or non-fiction?
- Hangisini daha çok seversin, kurgu ya da kurgu olmayan?
- void
- cloudy
- missing
This drama is missing something. All it is is a simple cautionary tale with no real depth.
- Bu dramada bir şey eksik.O gerçek derinliği olmayan basit ikaz edici bir masal.
- olası olmayan
- improbable
That's an improbable coincidence.
- O olası olmayan bir tesadüf.
- ilginç olmayan
- uninteresting
- kritik olmayan
- uncritical
- maddi olmayan
- immaterial
- uygun olmayan
- improper
Something improper was going on.
- Uygun olmayan bir şey devam ediyordu.
- uygun olmayan
- inappropriate
Tom often says stupid things at inappropriate times.
- Tom çoğunlukla uygun olmayan zamanlarda aptalca şeyler söylüyor.
If your orchid has yellowish leaves, it means that it was placed in inappropriate location.
- Eğer orkidenin sarımsı yaprakları varsa, bu onun uygun olmayan bir yere koyulduğu anlamına gelir.
- düz olmayan
- uneven
- olgun olmayan
- immature
- olası olmayan
- unlikely
- olası olmayan
- unapt
- olumlu olmayan
- nonconstructive
- hoş olmayan
- unpleasant
This fruit has an unpleasant smell.
- Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.
If you know that something unpleasant will happen, that you will go to the dentist for example, or to France, then that is not good.
- Hoş olmayan bir şey olacağını biliyorsan, örneğin dişçiye gideceğini, ya da Fransa'ya, öyleyse bu iyi değil.
- pek mümkün olmayan
- unlikely
- ol
- be
- anlama katkısı olmayan
- redundant
- derin olmayan
- shallow
- kendini ezdiren ve şikâyetçi olmayan kimse
- doormat
- ol
- became
- resmi olmayan
- informal
Informal diction is always full of mystery and surrealism.
- Resmi olmayan diksiyon her zaman gizem ve gerçeküstücülükle doludur.
It was an informal meeting.
- Resmi olmayan bir toplantıydı.
- ol
- are
- ergin olmayan kimse
- minor
- kilise üyelerinin resmi olmayan toplantısı
- sociable
- ol
- is
- ol
- was
- maddi olmayan duran varlıklar
- (Denizcilik) Intangible Fixed Assets
- tekin olmayan
- spooky
- alışık olmayan
- unfamiliar
- denize alışkın olmayan
- freshwater
- dinsel olmayan
- secular
- dokuma olmayan
- (Tekstil) non woven
- farkında olmayan
- unwitting
- farkında olmayan
- unaware
- gerçek olmayan
- virtual
- haberi olmayan
- unaware
- ihtimali olmayan
- unlikely
- kendine güveni olmayan
- diffident
- kesin olmayan
- indefinite
- kesin olmayan
- provisional
- meslekten olmayan
- layperson
- ol
- were
- resmi olmayan
- unauthorized
- resmi olmayan
- unofficial
- sabit olmayan
- unsteady
- saf olmayan
- impure
- sonu olmayan
- endless
- sorumlu olmayan
- irresponsible
- tanıdık olmayan
- unfamiliar
- tatmin edici olmayan
- unsatisfactory
It's not ideal, but it's the least unsatisfactory solution.
- Bu ideal değil, fakat en az tatmin edici olmayan çözüm.
- tekin olmayan
- haunted
- uygun olmayan
- unfit
Layla was considered an unfit mother.
- Leyla uygun olmayan bir anne olarak kabul edildi.
- uygun olmayan
- unsuited
- yaratıcı olmayan
- unimaginative
- yazınsal değeri olmayan şiir
- doggerel
- yeterli olmayan
- (Tıp) insufficient
- adet olmayan
- not quite the thing
- adil olmayan
- unfair
- aktif olmayan
- (Kanun) dormant
- aktif olmayan
- (Ticaret) inactive
- askeri olmayan
- nonmilitary
- beklenen düzeyde olmayan
- poor
- belli olmayan
- indefinable
- belli olmayan
- undefined
- belli olmayan
- (Ticaret) uncertain
- benzer olmayan
- dissimilar
- bilimsel olmayan
- nonscientific
- birbirine bağlı olmayan
- unconnected
- bol olmayan
- spare
- borsa kaydında olmayan
- (Ticaret) unquoted
- ciddi olmayan
- frivolous
- derin olmayan
- superficial
- derin olmayan
- shallower
- devri kabil olmayan
- (Kanun) non-negotiable
- din adamı olmayan kimse
- laity
- dindar olmayan
- nonreligious
- dini olmayan
- temporal
- dokuma olmayan
- nonwoven
- dürüst olmayan
- devious
- dürüst olmayan
- dishonorable
- dürüst olmayan
- unsavory
- dürüst olmayan kişi
- a bad egg
- düzgün olmayan
- uneven
- düzgün olmayan
- unlevel
- ehil olmayan
- (Tıp) incompetent
- ekonomik olmayan
- non-economic
- ergin olmayan çocuk
- minor
- eril/dişil olmayan
- neuter
- esnek olmayan
- inflexible
- etik olmayan
- unethical
- etkin olmayan
- nonoperating
- etkin olmayan
- (Kimya) ineffective
- etkin olmayan
- idle
- etkin olmayan
- dormant
- etkisi olmayan
- ineffective
- etkisi olmayan
- ineffectual
- etkisi olmayan
- inefficacious
- fonksiyonel olmayan
- nonfunctional
- gebe olmayan
- nonpregnant
- geleneksel olmayan
- unconventional
- geleneksel olmayan
- nontraditional
- gereken yetenekte olmayan
- incompetent
- geçerli olmayan
- null and void
- girgin olmayan
- unsocial
- girgin olmayan
- unsociable
- homojen olmayan
- inhomogeneous
- homojen olmayan
- nonuniform
- iletken olmayan
- non-conductor
- insan olmayan
- nonhuman
- istenilen düzeyde olmayan
- unsatisfactory
- itfası mümkün olmayan
- (Ticaret) irredeemable
- keskin olmayan
- blunt
- kim olduğu belli olmayan
- shadowy figure
- kişisel olmayan
- impersonal
- klinik olmayan
- nonclinical
- kritik olmayan
- noncritical
- kronik olmayan
- acute
- kurnaz olmayan (kimse)
- simpleminded
- likit olmayan
- (Ticaret) illiquid
- lineer olmayan
- (Telekom) non linear
- lineer olmayan
- (Matematik) non-linear
- maddi olmayan
- nonmaterial
- maddi olmayan
- non-material
- maddi olmayan aktifler
- (Askeri) intangible assets
- maddi olmayan duran varlık
- (Ticaret) intangible asset
- maddi olmayan haklar
- (Askeri) intangible assets
- maddi olmayan mallar
- (Ticaret) intagible goods
- makul olmayan
- unconscionable
- meskun olmayan
- unsettled
- meslekten olmayan
- laymen
- meslekten olmayan kimse
- laymen
- metal olmayan
- (İnşaat) nonmetal
- mevcut olmayan
- (Kanun) non-existent
- moda olmayan
- unfashionable
- muhtemel olmayan
- (Ticaret) improbable
- mukim olmayan
- (Kanun) non-resident
- musevi olmayan
- non-jewish
- mümkün olmayan
- not possible
- mümkün olmayan
- infeasible
- mümkün olmayan
- impossible
- nazik olmayan
- indelicate
- nedensel olmayan
- anticipatory
- nihai olmayan
- provisional
- nominal değeri olmayan
- no-par
- nominal değeri olmayan
- (Ticaret) no-par value
- normal olmayan
- aberrant
- normal olmayan
- special
- ol
- for
- parlak olmayan
- dim
- pek bilgisi olmayan
- ignorant
- pek dikkatli olmayan
- casual
- pek uzak olmayan olay
- in the offing
- periyodik olmayan
- aperiodic
- polar olmayan bağ
- (Tıp) non polar bond
- pratik olmayan
- unworkable
- prensip sahibi olmayan
- unscrupulous
- profesyonel olmayan
- nonprofessional
- rahat olmayan
- uncomfortable
- rahip olmayan kimse
- laymen
- rastgele olmayan
- deterministic
- rutin olmayan
- nonroutine
- sendikaya üye olmayan kimse
- (Ticaret) outsider
- simetrik olmayan
- (Askeri,Bilgisayar) antisymmetric
- simetrik olmayan
- asymmetric
- simetrik olmayan
- lopsided
- sofistike olmayan
- unsophisticated
- sonu olmayan
- immense
- sonu olmayan şey
- blind-alley
- sonucu belli olmayan
- touch-and-go
- standard olmayan
- non standard
- standart olmayan
- untrue
- steroid yapıda olmayan
- (Tıp) nonsteroidal
- subay olmayan askeri personel
- (Askeri) ranks
- sıkı olmayan
- loose
- sıvı olmayan
- solid
- tabii olmayan
- labored
- teknik olmayan
- (Ticaret) non-technical
- teknik olmayan
- nontechnical
- teli olmayan
- wireless
- tepkisel olmayan
- nonreactive
- tipik olmayan
- aberrant
- titiz olmayan
- imprecise
- toksik olmayan
- (Tıp) non toxic
- usta işi olmayan
- inexpert
- yahudi olmayan
- non-jewish
- yalan olmayan
- straight
- yerel olmayan
- nonlocal
- yerinde olmayan
- untimely
- yerinde olmayan
- uncalled-for
- yeterli seviyede olmayan
- unequal
- zeki olmayan
- unwise
- zorunlu olmayan
- dispensable
- ol
- come about
- ol
- grew into
- ol
- been of
- ol
- be of
- ol
- been
- ol
- become
- ol
- to be
- ol
- {f} happening
- ol
- am
- ol
- being
- ol
- happen
- ol
- grow into
- ol
- {f} becoming
- atomik olmayan
- conventional
- Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
- (Atasözü) Where there's smoke, there's fire
- Bütünselliği olmayan girdi
- even within
- akli dengesi olmayan
- lack of mental balance
- akli dengesi olmayan
- crazy
- ayrımcı olmayan gümrük tarifesi
- (Ticaret) non-discriminatory customs tariff
- elde olmayan nedenlerden dolayı
- Due to reasons beyond control
- engeli olmayan, maniasız
- without barriers, mâniasız
- etkin olmayan
- non dominant
- evi olmayan
- home without
- görevini yapacak yeterli gücü olmayan
- sufficient power to act without