O çok akılsız olurdu.
- That would be very unwise.
Tom'un birkaç araba çalmasına yardımcı olmayı planlıyorum. Bu akılsızca olur.
- I plan to help Tom steal some cars. That would be unwise.
Çok mantıksız olacağını düşünüyorum.
- I think that would be very unwise.
Planın mantıksız olduğunu hissettim.
- I felt that the plan was unwise.
Tom'un birkaç araba çalmasına yardımcı olmayı planlıyorum. Bu akılsızca olur.
- I plan to help Tom steal some cars. That would be unwise.
İstasyona kolayca yürüyebilirken bir taksiye binmek aptalca.
- It's foolish taking a taxi when you can easily walk to the station.
Tom çok aptalca bir şey yaptı.
- Tom did a very foolish thing.
Tom ahmakça bir şey yapmış.
- Tom has done something foolish.
O ne kadar ahmak olduğunu düşündü.
- He thought how foolish he had been.
Ona inanacak kadar akılsızdım.
- I was foolish enough to believe him.
Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
- Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
Onlar anlaşmanın aptalca olduğunu söyledi.
- They said the deal was foolish.
Tom ahmakça bir şey yapmış.
- Tom has done something foolish.
Yeniden ödeyerek saçmalık etti.
- It is foolish of him to pay for it again.
Nasıl böyle saçma bir hata yapabilirsin?
- How could you make such a foolish mistake?
unwise man; unwise kings; unwise measures.