I don't know exactly yet.
- Henüz kesin olarak bilmiyorum.
Give me an exact answer.
- Bana kesin bir cevap ver.
That's precisely why I need to meet Tom.
- Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
Precise measurements are required.
- Kesin ölçümler gerekli.
He is certainly not without courage.
- O, kesinlikle cesaretsiz değildir.
It is not certain when he came here.
- Buraya ne zaman geldiği kesin değil.
The text above contains no accurate facts on the matter.
- Yukarıdaki metin konuyla ilgili kesin bilgiler içermiyor.
He needs to make an accurate report of the case.
- Onun davanın kesin bir raporunu hazırlaması gerekiyor.
The plan is not yet finalized.
- Plan henüz kesinleşmiş değil.
Plans haven't yet been finalized.
- Planlar henüz kesinleşmiş değil.
I looked down and had absolutely nothing to say.
- Aşağı baktım ve kesinlikle söyleyecek hiçbir şeyim yoktu.
It is absolutely impossible to do so.
- Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.
The definitive answer is no.
- Kesin cevap hayırdır.
I'm firmly opposed to corporal punishment.
- Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.
I'm firmly opposed to this.
- Ben buna kesin bir biçimde karşıyım.
Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.
- Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.
It's great! You'll laugh for sure.
- O harika! Kesinlikle güleceksiniz.
Tom should definitely go visit Mary next weekend.
- Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli.
Tom should definitely ask for Mary's opinion.
- Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır.
Your plan is sure to succeed.
- Senin planın başarılı olacağı kesin.
He is sure to come tomorrow.
- O, kesinlikle yarın gelecek.
Sami fired and shot the intruder with precision.
- Sami ateş etti ve izinsiz giren kişiyi kesin bir şekilde vurdu.
Precision is important in math.
- Kesinlik matematikte önemlidir.
Tom will visit Boston this summer for sure.
- Tom bu yaz kesinlikle Boston'u ziyaret edecek.
The weather will be good tonight for sure.
- Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.
He's bound to notice your mistake.
- Onun hatanı farketmesi kesin.
He is bound to pass the test.
- O kesinlikle sınavı geçecek.
Smoking is strictly forbidden here.
- Burada sigara içmek kesinlikle yasaktır.
This is strictly between us.
- Bu kesinlikle aramızdadır.
You'll be absolutely safe.
- Kesinlikle güvende olacaksın.
There is definetly a safe route!
- Kesinlikle güvenli bir rota var!
The evidence is fairly conclusive.
- Kanıtlar oldukça kesin.
He rejected our demand flatly.
- Talebimizi kesin bir şekilde reddetti.
When your friends begin to flatter you on how young you look, it's a sure sign you're getting old.
- Arkadaşların sana ne kadar genç göründüğünle ilgili iltifat etmeye başlarsa, bu yaşlandığına dair kesin bir işarettir.
Tom certainly doesn't have a very good sense of direction.
- Tom'un kesinlikle çok iyi bir yön duyusu yok.
It's as sure as death.
- Bu, ölüm kadar kesindir.
I categorically refused.
- Kesin bir dille reddettim.
I categorically refused.
- Kesin bir şekilde reddettim.
The atmosphere in the room was decidedly frosty.
- Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.
Tom certainly wouldn't be pleased if Mary decided to go back to work.
- Mary işe geri dönmeye karar verse, Tom kesinlikle memnun olmaz.
If you go to Beijing, definitely have a look at Tiananmen Square.
- Beijing'e gideceksen, kesinlikle Tiananmen Meydanı'na bir bak.
The most important figure of mathematics of the nineteenth century is, undoubtedly, Gauss.
- On dokuzuncu yüzyılın matematiğinin en önemli figürü kesinlikle, Gauss.
Tom certainly deserves a round of applause.
- Tom kesinlikle bir tur alkış hak ediyor.
I'm absolutely positive that Tom can do that.
- Tom'un bunu yapabildiğinden kesinlikle eminim.
I'm absolutely positive that I can do that.
- Bunu yapabileceğimden kesinlikle eminim.