After the initial shock of hearing of her grandfather's death, the girl started to cry.
- Onun büyükbabasının ölümünü işitmesinin ilk şokundan sonra, kız ağlamaya başladı.
In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
- Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
- İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
In 1958, Brazil won its first World Cup victory.
- 1958'de, Brezilya ilk Dünya Kupası zaferini kazandı.
In spring, everyone wakes up early.
- İlkbaharda herkes erken kalkar.
It was early spring, so there weren't many customers.
- Erken ilkbahardı, bu yüzden çok sayıda müşteri yoktu.
My first name is Mary and Poppins is my maiden name.
- İlk adım Mary'dir, Poppins ise benim kızlık soyadım.
The Titanic sank on her maiden voyage. She was a large ship.
- Titanik ilk seferinde battı. O büyük bir gemiydi.
My brother didn't like her from the first time he met her.
- Erkek kardeşim onunla ilk tanıştığından beri onu sevmedi.
In the spring, when the days grew longer and the sun warmer, she waited for the first robin to return from the south.
- İlkbaharda, günler daha uzadığında ve güneş daha ısındığında, o, ilk nar bülbülünün güneyden dönüşünü bekledi.
The former half of the film was dull.
- Filmin ilk yarısı sıkıcıydı.
Only two things are infinite, the universe and human stupidity, and I'm not sure about the former.
- Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanoğlunun aptallığı, ve ben ilkinden emin değilim.
You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.
- Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.
Tom is our prime suspect.
- Tom bizim ilk şüphelimiz.
St. Benedict established his first monastery on top of Monte Cassino.
- Aziz Benedict ilk manastırı Monte Cassino'nun tepesinde kurdu.
The pledge to stop smoking cigarettes ranks among the top ten New Year's resolutions year after year.
- Sigarayı bırakma sözü her yıl ilk on Yeni Yıl kararı arasında yer alıyor.
The first term starts in April.
- İlk dönem nisanda başlar.
Whoever gets home first starts cooking the supper.
- Eve ilk varan akşam yemeğini pişirmeye başlar.
That primary school has a strong soccer team.
- O ilkokulun güçlü bir futbol takımı var.
When I was in primary school, I dreamt of becoming a pilot.
- Ben ilkokuldayken bir pilot olmayı hayal ederdim.
If you are a member of a primitive community and you wish to produce, say, food, there are two things that you must do.
- Eğer ilkel bir topluluğun bir üyesi isen ve üretmek istersen, örneğin, yiyecek,yapman gereken iki şey vardır.
In primitive societies barter was used.
- İlkel toplumlarda takas kullanılmıştır.
The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner.
- Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.
Sentence #2416352 is my first ever contribution in Tatoeba.
- # 2416352 numaralı cümle benim Tatoeba'da şimdiye kadarki ilk katkımdır.
From the very first time I saw her, I knew she was different.
- Onu gördüğüm ilk andan beri, onun farklı olduğunu biliyordum.
I fell in love with Mary the very first time I saw her.
- Onu ilk kez gördüğümde Mary'ye aşık oldum.
I've loved French cakes since elementary school.
- Ben ilkokuldan beri Fransız keklerini severim.
I miss my elementary school teachers.
- İlkokul öğretmenlerimi özlüyorum.
Layla was originally charged with conspiracy to commit murder. Not murder.
- Leyla ilk başta cinayete teşebbüsle suçlanıyordu. Cinayet değil.
Who were the original people here?
- Buranın ilk insanları kimlerdi?
It was then the beginning of spring.
- O zaman ilkbaharın başlangıcıydı.
At first I didn't like my job, but I'm beginning to enjoy it now.
- İlk başta işimden hoşlanmadım ama artık ondan hoşlanmaya başlıyorum.
The crocus is a forerunner of spring.
- Safran ilkbaharın bir müjdecisidir.
You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.
- Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.
“Hinkydink” or “Bathhouse John,” or others of that ilk, were proprietors of the most notorious dives in Chicago.