Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
- The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
- This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
Ölümden korkmak, ölmekten daha acımasızdır.
- It is more cruel to fear death than to die.
Edward'ı öldürme; korkmak iyidir.
- Do not kill Edward; it is good to fear.
Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.
- Ken seems to have a terrible cold.
Korkunç kazada düzinelerle insan yaralandı.
- Dozens of people were injured in the terrible accident.
O, köpeğin korkusundan giremedi.
- That boy could not enter for fear of the dog.
Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
- This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
- Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
Bu korkutucu bir düşünce.
- That's a frightening thought.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
- I think something terrible has happened to Tom.
Sigara içmek sağlığınız için çok kötüdür.
- Smoking is terrible for your health.
Öyle korkmana gerek yok.
- You need not have such fear.
O, tehlikeden korkmayacak kadar aptaldır.
- He is too dumb to fear danger.
Tom müthiş göründüğümü söyledi.
- Tom said I looked terrible.
Tom müthiş bir keşif yaptı.
- Tom made a terrible discovery.
Beni gerçekten korkutuyorsun.
- You're really frightening me.
Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
- Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.
- Man fears disasters such as floods and fires.
Onun ölü olabileceğinden korkuyorlar.
- They fear that he may be dead.
Bu yol dehşet verici.
- This road is terrible.
Çocuğun korkusu ebeveynlerini endişelendirdi.
- The child's fear worried the parents.
Tom'un güvenliği için endişe ediyorum.
- I fear for Tom's safety.
Aşk tanıdığın biri için ürkütücü mü?
- Is love frightening to anyone you know?
İman olmayan bir kişi ürkütücüdür.
- A person without faith is frightening.
Korkunun bir anlamı vardı.
- There was a sense of fear.
Korkunun ne olduğunu biliyor musun?
- Do you know what fear is?
İngiltere'deki ayaklanma dehşet verici.
- The rebellion in England is frightening.
Sigara içmek sağlığınız için çok kötüdür.
- Smoking is terrible for your health.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
- I think something terrible has happened to Tom.
I fear I have bad news for you: your husband has died.
I fear the worst will happen.
People who fear God can be found in Christian churches.
I have a fear of ants.
Be God,’ sayde Sir Gawayne, ‘his grevys me but lytyll; yet shalt thou nat feare me for all thy grete wordis.
... or the fearful foundation ...