Formidable looking spiders do not attack people.
- Korkunç görünen örümcekler insanlara saldırmazlar.
I have never read such a scary novel.
- Böylesine korkunç bir romanı asla okumadım.
Some comments are scary.
- Bazı yorumlar korkunç.
Let me show you something really awesome.
- Sana gerekten korkunç bir şey göstereyim.
I thought it was awesome.
- Onun korkunç olduğunu düşündüm.
Never have I read so terrifying a novel as this.
- Asla bunun gibi korkunç bir roman okumadım.
At that time, I used to have terrifying hallucinations.
- O zaman, ben korkunç halüsinasyonlar görürdüm.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
- Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
Ken seems to have a terrible cold.
- Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.
Dozens of people were injured in the terrible accident.
- Korkunç kazada düzinelerle insan yaralandı.
Where did you find this awful dog?
- Bu korkunç köpeği nereden buldun?
That was an awful day.
- O, korkunç bir gündü.
The firemen's face was grim when he came out of the burning house.
- Yanan evden dışarı çıktığı zaman itfaiyecinin yüzü korkunçtu.
Tom's prognosis was grim.
- Tom'un prognozu korkunçtu.
What you did to Tom was cruel.
- Tom'a yaptığın korkunçtu.
The murder scene was a grisly sight.
- Cinayet yeri korkunç bir manzaraydı.
Uncover the horrific truth of this shocking story.
- Bu şok edici hikayenin korkunç gerçeğini ortaya çıkarın.
Fadil got involved in this horrific crime.
- Fadıl bu korkunç suça karıştı.
That's funny and horrifying at the same time.
- O komik ve aynı zamanda korkunç.
Fadil started to hear horrifying sounds coming from his room.
- Fadıl kendi odasından gelen korkunç sesleri duymaya başladı.
Something horrible happened in the busy square.
- Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
I am terribly busy because the report deadline is near.
- Korkunç derecede meşgulüm çünkü raporun verilme tarihi yakındır.
His lectures are terribly boring.
- Onun dersleri korkunç sıkıcı.
The police haven't yet caught the person who committed this hideous crime.
- Polis henüz bu korkunç suçu işlemiş kişiyi yakalamış değil.
A hideous monster used to live there.
- Orada korkunç bir canavar yaşardı.
It's bad! Very bad! Horrible!
- Kötü! Çok kötü! Korkunç!
That day really was very scary.
- O gün gerçekten çok korkunçtu.
Uncover the horrific truth of this shocking story.
- Bu şok edici hikayenin korkunç gerçeğini ortaya çıkarın.
Sami died in a terrible tragic way.
- Sami korkunç trajik bir şekilde öldü.
Life is more hellish than hell itself.
- Yaşam cehennemin kendisinden daha korkunç.
It was a horrendous experience.
- O korkunç bir deneyimdi.
A horrendous situation developed. We hope the government can find a satisfactory solution.
- Korkunç bir durum gelişti. Hükümetin tatmin edici bir çözüm bulabileceğini umuyoruz.
It will be dreadfully hot.
- Korkunç sıcak olacak.
Tom is dreadfully wrong.
- Tom korkunç bir şekilde hatalı.
Sami described a horrid scene.
- Sami, korkunç bir sahne tarif etti.
Sami didn't deserve to die in this appalling way.
- Sami bu kadar korkunç şekilde ölmeyi hak etmedi.
He says appalling things.
- O, korkunç şeyler söylüyor.
That clothing store was ghastly.
- O giyim mağazası korkunçtu.
Layla and Sami were a very gruesome couple of killers.
- Leyla ve Sami çok korkunç bir katil çiftiydi.
Desperate men often do desperate things.
- Umutsuz insanlar çoğu kez korkunç şeyler yaparlar.
It was frightful when my car skidded on the ice.
- Arabam buz üzerinde savrulduğunda, korkunçtu.
This morning the weather is frightful.
- Bu sabah hava korkunç.
It will be dreadfully hot.
- Korkunç sıcak olacak.
Tom is dreadfully wrong.
- Tom korkunç bir şekilde hatalı.
It was a dire situation.
- O korkunç bir durumdu.
A dire tragedy has befallen me.
- Başıma korkunç bir trajedi geldi.
Murder is a monstrous act.
- Cinayet korkunç bir eylem.
He enjoys engaging in macabre activities such as dissecting animal corpses and stalking people on the street at night.
- O, hayvan cesetlerini parçalayarak incelemek ve geceleri sokaklarda insanları gizlice takip etmek gibi korkunç aktivitelerle uğraşmaktan hoşlanır.
Day after day the tabloids titillated the public with lurid details about the president's marital infidelity.
- Günbe gün gazeteler Başkanın evliliğine sadakatsizliği hakkında korkunç detaylarla halkın içini gıcıkladılar.
Fadil's crime was utterly terrific.
- Fadıl'ın suçu son derece korkunçtu.
Everything went horribly wrong.
- Her şey korkunç bir şekilde yanlış gitti.
Sami missed Layla terribly.
- Sami, Leyla'yı korkunç bir şekilde özlüyordu.
I'm terribly ashamed of this.
- Bundan korkunç bir şekilde utanıyorum.