yarmak

listen to the pronunciation of yarmak
Türkisch - Englisch
split
to split; to split (something) in two; to split (something) down the middle; to cleave, rend; to slit
cleave
plough
rend
(et) crimp
incise
rift
chop
disrupt
flaw
sever
tear
(uzun) splinter
slash
to split, to rend, to cleave, to hew, to chop
hew
maul
rip
wedge off
breach
plow
slit
gap
(Askeri) penetrate
fracture
lance
clove
cleft
hack
break
knap
fissure
yarma
{i} splitting
yarmak, ayirmak
split, separate
yar
lover
yarma
incision
yar
{i} love

He's not my boyfriend, it's just platonic love with benefits! - O, benim erkek arkadaşım değil, sadece yararı olan platonik aşk.

Tom asked me to help him write a love letter. - Tom bir aşk mektubu yazmasına yardım etmemi istedi.

yarma
cut
yarma
engraving
yarma
(Mekanik) slitting
yar
rive

The river is fifty yards across. - Nehir karşıdan karşıya elli yardadır.

If the weather's good tomorrow, let's go to the river to swim. - Yarın hava iyi olursa, nehre yüzmeye gidelim.

yar
cleave
yar
{f} rived
yar
{f} riven
yar
{f} slit
yarma
chopping
yarma
cleavage
yarma
fission
kafa yarmak
brain
karnını yarmak
rip up
yar
Split
yar
clove

Is eating a clove of garlic every day beneficial to your health? - Her gün bir diş sarımsak yemek sağlığınız için yararlı mıdır?

yar
cloven
yar
recourse

His last recourse will be to go to his father for help. - Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.

yarma
riving
yarma
freestone
ablukayı yarmak
to run the blockade
ablukayı yarmak
run the blockade
başını gözünü yarmak
a) to make a mess of b) (dil) to murder
ince ince yarmak
(kösele) skive
kafa göz yarmak
to be awkward and unskillful
kama ile yarmak
wedge
kılı kırk yarmak
niggle
kılı kırk yarmak
refine
kılı kırk yarmak
to split hairs
kılı kırk yarmak
wiredraw
kılı kırk yarmak
split
kılı kırk yarmak
quibble
neşterle çıbanı yarmak
lance a boil
odun yarmak
chop wood
odun yarmak
to split a log or a big piece of wood
yar
scarp
yar
precipice
yar
precipice, cliff
yar
cliff
yar
{f} breach
yar
incise
yarma
chop
yarma
splitting, cleaving, or slitting (something)
yarma
scission
yarma
(Askeriye) breakthrough
yarma
split

Let's not split hairs. - Kılı kırk yarmayalım.

I think it's time for me to split some more firewood. - Sanırım biraz daha odun yarmamın zamanıdır.

yarma
split (wood, logs, rails)
yarma
big, uncouth person
yarma
coarsely ground wheat, barley, etc
yarma
cut (as a passage cut in a ridge for a roadway)
yarma
coarsely ground (wheat, barley, etc.)
yarma
splitting; breakthrough; split
yarma
fissure
yâr
friend
yâr
lover; friend
yâr
beloved, love; lover
yâr
helper
Englisch - Englisch

Definition von yarmak im Englisch Englisch wörterbuch

yar
Quick and agile; easy to hand, reef and steer

to make a ship best weighed, or yarest in her going.

yar
Yemen Arab Republic [Yemen (Sanaa) or North Yemen]; used for information dated before 22 May 1990 or CY91
yar
Youth at Risk
yar
A nautical exclamation used by sailors or pirates to express anger, dismay or approval
yar
No real translation, just used at the end of a verb to make it a command Not meant to be used when speaking to superiors Examples
yar
Yard and silvviculture materials including bark, woodchips, leaves, grass clippings, brush, small tree limbs, and stumps
yar
Especially of a sailboat, of a vessel which is quick, and agile. Of one which is easy to hand, reef and steer
Türkisch - Türkisch
Derin yara açmak
Ortasından, içinden geçmek: "Vapurun yardığı sular, iki yanından güya neşelerinden köpüre köpüre Üsküdar'a gidişler, daima eğlenceliydi."- A. Ş. Hisar
Uzunlamasına bölüp ayırmak
Buğday, arpa gibi tahıl tanelerini değirmende kırmak
Ortasından, içinden geçmek
Derin yara açmak: "Aralarına girmemiş olsaydı boğaz boğaza dövüşecekler, birbirlerinin başını gözünü yaracaklardı."- R. N. Güntekin
Yarık açmak
(Osmanlı Dönemi) ŞERM
(Osmanlı Dönemi) ŞATBE
(Osmanlı Dönemi) AZK
(Osmanlı Dönemi) SAVH
(Osmanlı Dönemi) TEFKIYE
(Osmanlı Dönemi) HARBAK
(Osmanlı Dönemi) HERD
(Osmanlı Dönemi) TEFCİR
açmak
(Osmanlı Dönemi) FAZH
(Osmanlı Dönemi) FATR
(Osmanlı Dönemi) FEL'
(Osmanlı Dönemi) FARS
(Osmanlı Dönemi) İFRA'
(Osmanlı Dönemi) HARB
(Osmanlı Dönemi) ŞARK
(Osmanlı Dönemi) KAHZ
(Osmanlı Dönemi) TEŞRİM
(Osmanlı Dönemi) FAT'E
(Osmanlı Dönemi) HAR'
dilmek
(Osmanlı Dönemi) TASDİ'
(Osmanlı Dönemi) SELG
(Osmanlı Dönemi) FAZC
(Osmanlı Dönemi) ŞEKK
(Osmanlı Dönemi) SEMG
(Osmanlı Dönemi) ŞERŞERE
(Osmanlı Dönemi) TESLİ'
(Osmanlı Dönemi) ABT
(Osmanlı Dönemi) MAKK
(Osmanlı Dönemi) FETUR
(Osmanlı Dönemi) BECC
(Osmanlı Dönemi) HARR
(Osmanlı Dönemi) TEFLİK
(Osmanlı Dönemi) ŞAAB
(Osmanlı Dönemi) FEZR
(Osmanlı Dönemi) SEL'A
yarma
Engebeli bir yerde, bir yolu geçirmek için açılmış yer
yarma
Kolay yarılan ve çekirdeğinden ayrılan
yarma
(Gıda) Yarma, kaynatılmış ve kurutulmuş buğdayın dibeklerde dövülerek kabuğunun ayırt edilmesi sonucunda ortaya çıkan ürün. Anadolu'da keşkek yapımında kullanılır. Kışlık yiyecektir
yarma
İri, gelişigüzel kırılmış (tahıl)
Yarma
(Osmanlı Dönemi) TERKİM
YÂR
(Osmanlı Dönemi) Âşık. Mâşuk, sevgili
YÂR
(Osmanlı Dönemi) Yardımcı
YÂR
(Osmanlı Dönemi) f. Dost, ahbab, tanıdık
yar
Sel sularının toprağı aşındırmasıyla meydana gelen yer yarığı, uçurum
yar
Uçurum
yar
Deniz, göl, ırmak gibi su kıyılarında veya karada dik yer, uçurum: "Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur."- Atasözü
yar
Yarık, çatlak
yarma
Ortadan kolayca yarılan ve çekirdeğinden ayrılabilen meyve
yarma
Yarmak işi
yarma
Gelişigüzel kırılmış buğdaydan yapılan bir tür çorba
yarma
Buğday kırığı
yarma
iri taneli tahıl
yarma
Engebeli bir yerde, herhangi bir yolu geçirmek için açılmış yer
yarmak
Favoriten