ucu

listen to the pronunciation of ucu
Türkisch - Englisch
to tip
meme ucu
nipple
{i} point

He uses a pencil with a fine point. - O güzel uçlu bir kurşun kalem kullanır.

The plane was on the point of taking off. - Uçak kalkış noktasındaydı.

end

Wash eggplants and cut their endings. - Patlıcanları yıkayın ve onların uçlarını kesin.

After tying up loose ends on the house, the carpenter gave the painter approval to begin work. - Evde gevşek uçları sabitledikten sonra, marangoz ressamın işe başlaması için onay verdi.

{i} tip

Tom closed the door quietly and tiptoed into the room. - Tom sessizce kapıyı kapattı ve parmak uçlarına basarak odaya girdi.

Tom tiptoed into the room. - Tom parmak uçlarına basarak odaya girdi.

edge

He stood on the edge of the cliff. - O, uçurumun kenarında durdu.

Tom pushed Mary off the edge of the cliff. - Tom Mary'yi uçurumun kenarından itti.

ucu açık
Open ended
ucu halkalı cıvata
end ring bolts
ucu bağımsız kaburga kemiği
floating rib
ucu bucağı olmamak
to be endless
ucu düğmeli kılıç
smallsword
ucu eğri levye
crow foot bar
ucu kalkık
retrousse
ucu kesik
truncated
ucu kurşunlu hırbaç
rope's end
ucu sararmış sivilce
rising
ucu su dibine oturan misina
ledger line
ucu tüylü mantar top
shuttlecock
ucu ucuna
scarcely
ucu ucuna
nip and tuck
ucu ucuna
by a shave
ucu ucuna
ill, only with difficulty
ucu ucuna
in the nick of time
ucu ucuna
fine
ucu ucuna
narrowly

Tom narrowly escaped death. - Tom ucu ucuna ölümden kaçtı.

ucu ucuna olan
shoestring
ucu ucuna yetişmek
cut it fine
ucu öne doğru
endwise
ucu öne doğru
endways
extreme

The town is located in the extreme north of Japan. - Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.

Fadil went to extremes to cover up his greed. - Fadıl açgözlülüğünü örtmek için uçlara gitti.

bit

Our flying time tonight will be just under 6 hours, but I'll see if I can speed things up a bit. - Bu gece uçuş saatimiz 6 saatin altında olacak, ancak bazı şeyleri biraz hızlandırabilip hızlandıramayacağımızı göreceğiz.

kalem ucu
style
meme ucu
tit
coast

The plane rose sharply before leveling off as it left the coast. - Uçak sahilden ayrılırken düz uçuşa geçmeden önce hızla yükseldi.

{i} top
{s} peak
ucu ucuna
tight
closing
{i} pole
lip
{f} fly

Bats usually fly in the dark. - Yarasalar genelde karanlıkta uçar.

Words fly, texts remain. - Söz uçar, yazı kalır.

alet ucu
(Havacılık) bit
anahtar ucu
web
boru ucu
tube end
dil ucu
(Dilbilim) blade
dil ucu
(Dilbilim) apex
etek ucu
(Tekstil) hem
kablo ucu
cable end
kablo ucu
(Muzik) jack
kablo ucu
pins
kalem ucu
(Mekanik) tip
kalem ucu
penpoint
kalem ucu
neb
kalem ucu
pen
kalem ucu
(Mekanik) bit
kanat ucu
(Havacılık) wingtip
kanat ucu
blade tip
kemik ucu
epiphysis
kemik ucu
(Tıp) epiphyses
keser ucu
bit
kule ucu
spire
kuyruk ucu
(Denizbilim) filaments
matkap ucu
bit
matkap ucu
drill
matkap ucu
bore bit
meme ucu daldırma sıvısı
(Tıp) teat dip
meme ucu yapışkanı
(Tıp) teat stick
mermi ucu
(Askeri) ogive
parmak ucu
tiptoe

Kate tries to walk on tiptoe. - Kate parmak ucunda yürümeyi deniyor.

I walked on tiptoes so as not to wake the baby. - Bebek uyanmasın diye parmak ucumda yürüdüm.

sivri ucu olan
keen
ucu ucuna
end to end
(Gıda,Teknik) nozzle
(Dilbilim) margin
(Biyokimya) ultimate

His Noodliness, the Flying Spaghetti Monster is the ultimate truth in the universe. - Onun Noodliness'i, Uçan Spagetti Canavarı evrende nihai gerçektir.

lead

Tom wanted a pencil with a softer lead. - Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.

(Otomotiv) pin

It was so quiet you could hear a pin drop. - O kadar sessizdi ki sinek uçsa duyabilirdın.

You could hear a pin drop. - Sinek uçsa duyabilirsin.

extremal
(Argo) hardcore
nose
terminus
tail end
(Denizbilim) boundry
pen-nib
(İnşaat) blade
(Askeri) point bar
vida ucu
screw head
ucu ucuna
ill
summit
nib
{i} butt

Brilliant butterflies flew hither and thither. - Parlak kelebekler oradan oraya uçtu.

A bat flying in the sky looks like a butterfly. - Bir yarasa gökyüzünde bir kelebek gibi uçuyor.

{f} flown

Have you ever flown in a blimp? - Hiç zeplinle uçtun mu?

An airplane had flown over the mountain. - Bir uçak dağ üzerinden uçtu.

{f} flying

If it hadn't been for Lindbergh's luck and his knowledge of flying, he could never have succeeded in crossing the Atlantic. - Lindbergh'in şansı ve uçuş bilgisi olmasaydı, Atlantiği geçmeyi asla başaramazdı.

The cost of flying overseas has risen with the cost of fuel. - Yakıt maliyetinden dolayı deniz aşırı ülkelere uçuş maliyet arttı.

spout
limit
flew

He flew in the face of Jishuku. - Jishuku'nun karşısında uçtu.

This pigeon flew from San Francisco to New York. - Bu güvercin San Francisco'dan New York'a uçtu.

tipping
göz ucu
eye end
halat ucu
rope end
hava gazı ile çalışan lambanın ucu
The tip of the lamp with the air-gas
ip ucu
tip
kolye ucu
Pendant
barb
arka ucu
(Bilgisayar,Teknik) trailing end
ayak parmağının ucu
tiptoe
ayak ucu
nadir
ayakkabı ucu derisi
toecap
balon ucu
balloon tip
balon ucu
balloon knot
bağcık ucu
aglet
bağcık ucu
tag
bağlama ucu
binding post
bağlantı ucu
connecting terminal
beyindeki sinir ucu
thalamus
buji yalıtkanı ucu
(Otomotiv) insulator tip
bum ucu
stick
bypass ucu
(Otomotiv) bypass lead
bıçak kesme ucu
end bit
delgi ucu
auger bit
delgi ucu uzatması
bit extension
dingil ucu
axle end, axle journal
dingil ucu
axle journal
dingil ucu
axle end
direk ucu
masthead
direksiyon çubuğu ucu
drag link end
dünyanın öbür ucu
the far end of the world
dünyanın öbür/bir ucu
the far end of the world
egzoz ucu
tail pipe
etek ucu
hemline
etek ucu dikişi
(Tekstil) hem stitch
etek ucu dikişi
(Tekstil) blind merrow
etek ucu dikişi
(Tekstil) skip-stitch
etek ucu genişliği
(Tekstil) hem width
eve bağlantı ucu
service connection
geçiş yolu kısmı, güçlendirilmemiş (deniz ucu)
(Askeri) (SE) causeway section, nonpowered (sea end)
geçiş yolu kısmı, güçlendirilmemiş (sahil ucu)
(Askeri) (BE) causeway section, nonpowered (beach end)
golf sopası ucu
heel
halatın gevşek ucu
slack
helezoni kabuk ucu
spire
hortum ucu
hose nozzle
ibrik ucu
spout
iki ucu keskin
two-edged
iki ucu keskin kılıç
two edged sword
ipin ucu elinde olmak
to be in control of things
iplik ucu
yarn end
itme kolu ucu
push rod end
iğne ucu
pinpoint
kablo ucu
cable terminal
kadırganın kıvrık ucu
rostrum
kalem ucu
pen point
kalem ucu
nib, penpoint
kalem ucu
nib
kamçı ucu
whiplash
kanat ucu
pinion
kanat ucu
wing tip
kanat ucu
airfoil
kancalı ve ucu kurşunlu olta
paternoster
kaynak ucu
(Otomotiv) welding nozzle
keman sapının ucu
tailpiece
kemanın kıvrık ucu
scroll
kemik ucu kancası
hamulus
kemik ucu yumrusu
condyle
kesici ucu
(Otomotiv) contact breaker point
keski ucu
chisel bit
kesme ucu
(Askeri) cutting tip
kontak ucu
tip
kontak ucu
(Bilgisayar,Teknik) contact tip
kutup kablo ucu
round terminal pin
kuyruk ucu
trailing end
kırbaç ucu
whiplash
lif ucu
fiber end
makara burgu ucu
roller-type bit
matkap ucu
pin bit
matkap ucu
drill bit, drilling bit
meme başı/düğmesi/gülü/ucu
nipple, teat
meme ucu
teat
meme ucu daldırma emülsiyonu
(Tıp) teat dip emulsion
meme ucu daldırma çözeltisi
(Tıp) teat dip solution
meme ucu sprey çözeltisi
(Tıp) teat spray solution
meme ucu spreyi
(Tıp) teat spray
mertek ucu
rafter end
mum ipinin yanık ucu
snuff
mızrak ucu
spearhead
ok ucu
arrow head
ok ucu
barb
oluklu matkap ucu
pod bit
oluklu matkap ucu
gouge bit
pantalon paça ucu
(Tekstil) trouser hem
parmak ucu
fingertip

Can you spin a basketball on your fingertip? - Sen bir basketbol topunu senin parmak ucunda döndürebilir misin?

penis ucu
glans
penis ucu iltihabı
(Tıp) balanoposthitis
pense ucu
tips for pliers
pipet ucu
pipette tip
piston kolu ucu
piston rod end
piston ucu
(Otomotiv) piston nose
platin ucu
platinum point
pompa kovanı ucu
pump housing end
roket ucu konisi
nosecone
selenoid armatür ucu
(Otomotiv) solenoid armature end
selenoid endüvi ucu
(Otomotiv) solenoid armature end
seren direği ucu
yardarm
silindir ucu
cylinder end
sinir ucu
neural crest
tampon ucu
overrider
tampon ucu kiti
overrider kit
tampon ucu çıtası
overrider moulding
terminal ucu
(Otomotiv) terminal pin
tespit ucu
(Otomotiv) retaining tang
tespit ucu
(Otomotiv) retaining lug
tespit ucu
(Otomotiv) retaining lip
test ucu
(Otomotiv) test lead
toprak ucu
ground terminal
toprak ucu
(Elektrik, Elektronik,Teknik) earth terminal
terminal
end, extremity; tip
tip; point; extremity, end; pen-nib; reason
toe
tail

The tail at the rear of the plane provides stability. - Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.

The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner. - Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.

the extreme

The town is located in the extreme north of Japan. - Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.

point (of a sharply pointed instrument)
hist. march, borderland
Türkisch - Türkisch

Definition von ucu im Türkisch Türkisch wörterbuch

ucu ucuna
Ancak, en son kertede
cunda
gunçul
ayak ucu
Yatanın veya yatılan bir yerin ayak uzatılan yönü, yeri
ayak ucu
Ayak parmak uçlarının oluşturduğu dar dayanak yüzeyi
baş ucu
Yatılan bir yerin baş konulan yönü veya yakını
baş ucu kitabı
Sık sık yararlanılan, ana bilgileri veren, değerini hiç yitirmeyen eser
cirit ucu
Cirit sopasının ucundaki demir, temren
göz ucu
Yan göz
Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası: "Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu."- A. Gündüz
Bir yerin en kenarda kalan bölümü
Bir şeyin kenarı: "Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz."- R. H. Karay
Sınır boyu
Sebep
Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası
Bir şeyin kenarı
Uzun bir şeyin baş veya son noktası
Bir uzaklığın son noktası: "İstikbal bu yolun ucundan bir güneş gibi doğuyor."- F. R. Atay
Bir şeyin başı, tepesi
Bir uzaklığın son noktası
Türk devletlerinde genel olarak sınır boylarındaki eyalet ve sancaklara verilen ad
Bir şeyin başı, tepesi: "Ayaklarının ucuna basarak beşiğin yanına geldi."- H. E. Adıvar
Amaç, gaye
ucu
Favoriten