Ateşin kökeni bilinmemektedir.
- The origin of the fire is unknown.
Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim.
- I have French nationality but Vietnamese origins.
Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
Özgünlük sadece klişelerin yeni bir kombinasyonudur.
- Originality is merely a new combination of clichés.
Değişiklik olsun diye özgün ol.
- Be original for a change.
Ben aslen Bostonluyum.
- I'm originally from Boston.
Ben aslen Avustralyalıyım.
- I'm originally from Australia.
Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
- This poem was originally written in French.
Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
- What do you think of the original plan?
Ali, Mevlana'nın Mesnevisini asıl metninden okuyabilmek için Farsça öğrendi.
- Ali learnt the Persian language to be able to read the The Mathnawi of Jalaluddin Rumi in original text.
Normanlar asıl dillerini bıraktılar.
- The Normans abandoned their original language.
Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır.
- Felicja's mother is a Polish of Romanian origin.
Bu arazi on yıllar önce asıl sahibinden kamulaştırılmıştır.
- This land was expropriated from its original owner decades ago.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
Cadılar Bayramı aslında bir Kelt festivaliydi.
- Halloween was originally a Celtic festival.
Sanıyorum aslında düşündüğümden çok daha fazlasına ihtiyacımız var.
- I think we need a lot more than I originally thought.
Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir.
- When you watch television or listen to the radio, the music which you hear is often African in origin.
Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim.
- I have French nationality but Vietnamese origins.
Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
Değişiklik olsun diye özgün ol.
- Be original for a change.
Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
- This poem was originally written in French.
Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
- Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
Çok müstesna bir şahsiyetsin.
- You are an original masterpiece.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
O, cazın Amerika'daki doğuşunu araştırıyor.
- He is studying the origin of jazz in America.
Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim.
- I must know where these quotations originate.
Bu söylentiler nereden kaynaklandı?
- Where did such rumors originate?
Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir.
- When you watch television or listen to the radio, the music which you hear is often African in origin.
Kökeni ne olursa olsun, Sevgililer Günü'nün uzun ve romantik bir öyküsü vardır.
- Whatever the origin is, Valentine's Day has had a long and romantic history.
Bu söylentiler nereden kaynaklandı?
- Where did such rumors originate?
Bu gelenek Çin'den kaynaklanır.
- This tradition originates from China.
Şu an Helsinki'de yaşıyorum ama aslında Kuopioluyum.
- I now live in Helsinki, but I'm originally from Kuopio.
Aslını remiksten daha çok seviyorum.
- I like the original better than the remix.
Şimdi yaptığım iş yaratıcılık gerektirir.
- The work I'm doing now requires originality.
Orijinalde su kuyusu anlamına gelen hutong sözcüğü, Moğol dilinden yaklaşık 700 yıl önce gelmiştir.
- The term hutong, originally meaning water well, came from the Mongolian language about 700 years ago.
Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
- This poem was originally written in French.
Leyla ilk başta cinayete teşebbüsle suçlanıyordu. Cinayet değil.
- Layla was originally charged with conspiracy to commit murder. Not murder.
Buranın ilk insanları kimlerdi?
- Who were the original people here?
Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
- This poem was originally written in French.
Bu hikaye orijinal olarak Fransızca yazıldı.
- This story was originally written in French.
The paper contains a number of original ideas about color perception.
Parker was one of the original bebop players.
This recording is by the original broadway cast.
This manuscript is the original.
You’re an original.
... perspective on original, kind of rough content that feels ...
... If I really want the original spelling, I'm allowed to go ...