Gelenek Çin kökenlidir.
- The custom originated in China.
Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim.
- I have French nationality but Vietnamese origins.
Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
Tom'un tasarımı çok özgündür.
- Tom's design is very original.
O özgün yerleşimcilerden biridir. O geldiğinde millerce mesafede hiç ev yoktu.
- He is one of the original settlers. When he arrived, there were no buildings for miles around.
Bu kitap aslen Fransızca yazılmıştı.
- This book was originally written in French.
Ben aslen Avustralyalıyım.
- I'm originally from Australia.
Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
- Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
- This poem was originally written in French.
Normanlar asıl dillerini bıraktılar.
- The Normans abandoned their original language.
Bu arazi on yıllar önce asıl sahibinden kamulaştırılmıştır.
- This land was expropriated from its original owner decades ago.
Bu arazi on yıllar önce asıl sahibinden kamulaştırılmıştır.
- This land was expropriated from its original owner decades ago.
Ali, Mevlana'nın Mesnevisini asıl metninden okuyabilmek için Farsça öğrendi.
- Ali learnt the Persian language to be able to read the The Mathnawi of Jalaluddin Rumi in original text.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
Polo gibi at sırtında oynanılan bir oyunun aksine futbol aslında ayakla oynanılan bir top oyunu demekti.
- Football originally meant a game played with a ball on foot - unlike a game played on horseback, such as polo.
Şu an Helsinki'de yaşıyorum ama aslında Kuopioluyum.
- I now live in Helsinki, but I'm originally from Kuopio.
Demokrasi Antik Yunanistan kökenlidir.
- Democracy originated in Ancient Greece.
Rusça'da yabancı kökenli isimler genellikle bütünleşmeye dayanamaz.
- In Russian, nouns of foreign origin generally don't succumb to integration.
Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
Değişiklik olsun diye özgün ol.
- Be original for a change.
Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.
- The original and the copy are easily distinguished since the one is much more vivid than the other.
Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
- Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
Çok müstesna bir şahsiyetsin.
- You are an original masterpiece.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
O, cazın Amerika'daki doğuşunu araştırıyor.
- He is studying the origin of jazz in America.
Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim.
- I must know where these quotations originate.
Bu söylentiler nereden kaynaklandı?
- Where did such rumors originate?
Ateşin kökeni bilinmemektedir.
- The origin of the fire is unknown.
Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim.
- I have French nationality but Vietnamese origins.
Bu gelenek Çin'den kaynaklanır.
- This tradition originates from China.
Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim.
- I must know where these quotations originate.
Şu an Helsinki'de yaşıyorum ama aslında Kuopioluyum.
- I now live in Helsinki, but I'm originally from Kuopio.
Polo gibi at sırtında oynanılan bir oyunun aksine futbol aslında ayakla oynanılan bir top oyunu demekti.
- Football originally meant a game played with a ball on foot - unlike a game played on horseback, such as polo.
Şimdi yaptığım iş yaratıcılık gerektirir.
- The work I'm doing now requires originality.
Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
- What do you think of the original plan?
Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
- This poem was originally written in French.
Buranın ilk insanları kimlerdi?
- Who were the original people here?
Leyla ilk başta cinayete teşebbüsle suçlanıyordu. Cinayet değil.
- Layla was originally charged with conspiracy to commit murder. Not murder.
Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
- This poem was originally written in French.
Sadece orijinal olarak planladığımız şeyi yapacağız.
- We'll just do what we originally planned.
The paper contains a number of original ideas about color perception.
Parker was one of the original bebop players.
This recording is by the original broadway cast.
This manuscript is the original.
You’re an original.
... be a treaty that's long--that dates, frankly, all the way back, the original idea for it, ...
... You are about to witness the birth of your original ancestors, ...