koruması

listen to the pronunciation of koruması
Türkisch - Englisch
over protection
koruma
conservation

This has been designated a conservation area. - Bu bir koruma alanı olarak adlandırıldı.

The organization plays a principal role in wildlife conservation. - Örgüt, yaban hayatı korumasında başlıca rol oynar.

koruma
protection

She asked the police for protection. - O, polislerden koruma istedi.

Tom works for the Environmental Protection Agency. - Tom Çevre Koruma Ajansı için çalışıyor.

koruma
{i} preservation

Sleep is essential for the preservation of life. - Uyku, yaşamı korumak için gereklidir.

koruma
guard

Tom sneaked up behind the guard and clobbered him with a monkey wrench. - Tom korumanın arkasına sinsice yaklaştı ve onu İngiliz anahtarıyla dövdü.

Tom couldn't get past the guard. - Tom korumayı geçemedi.

koruması altına almak
have a charge of
koruması altında
under the egis of
komuta ve kontrol koruması
(Askeri) command and control protection
koruma
maintenance
koruma
escort

The bus driver didn't stop at any bus stops, but continued until he arrived in Boston with a police escort. - Otobüs şoförü herhangi bir otobüs durağında durmadı, ancak bir polis korumasında Boston'a gelene kadar devam etti.

koruma
bodyguard

Tom didn't think he needed a bodyguard. - Tom bir korumaya ihtiyacı olduğunu düşünmüyordu.

I don't think Tom needs a bodyguard. - Tom'un bir korumaya ihtiyacı olduğunu sanmıyorum.

koruma
{i} shield

All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters. - Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.

koruma
{i} maintaining

I've been trying to find out who is responsible for maintaining this road. - Bu yolu korumak için kimlerin sorumlu olduğunu bulmaya çalışıyordum.

koruma
{i} umbrella
koruma
(Bilgisayar) protect

One has to protect his family. - İnsan ailesini korumak zorundadır.

He made an admirable speech about protecting the environment. - O, çevreyi koruma hakkında taktire şayan bir konuşma yaptı.

koruma
defending
koruma
guarding
koruma
{i} retention
koruma
{s} protective
koruma
{i} safeguard

We must fight to safeguard our civil rights. - Vatandaşlık haklarımızı korumak için mücadele etmeliyiz.

koruma
(Tıp) prevention

This museum is equipped with a fire prevention system. - Bu müze bir yangın koruma sistemi ile donatılmıştır.

koruma
exclusivity
koruma
plantation
koruma
prophylaxis
koruma
saving

Protecting the environment means saving ourselves. - Çevreyi korumak kendimizi korumak anlamına gelir.

koruma
shelter

People devised shelters in order to protect themselves. - İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.

koruma
(Askeri) armouring
koruma
hedge
koruma
trust
koruma
(Politika, Siyaset) expulsion
koruma
shielding
koruma
(Ticaret) safe guards
koruma
cure
koruma
guardianship
koruma
defence
koruma
(İnşaat) storage
koruma
protecting

I'm responsible for protecting her. - Onu korumakla sorumluyum.

Protecting the environment means saving ourselves. - Çevreyi korumak kendimizi korumak anlamına gelir.

koruma
(Bilgisayar) protect for
telif hakkı koruması
copyright protection
koruma
conservancy
koruma
security
koruma
keeping

Keeping existing clients is just as important as finding new ones. - Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir.

koruma
care

We must all take care to preserve our national heritage. - Hepimiz ulusal mirasımızı korumak için özen göstermeliyiz.

To do our part to protect the elderly, we work to educate and watch out for our clients during our caregiving activities. - Yaşlıları korumak için üzerimize düşeni yapmak amacıyla, bakım çalışmalarımız sırasında müşterilerimizi eğitmeye ve onlara göz kulak olmaya çalışıyoruz.

koruma
ward
koruma
body guard
koruma
safekeeping

The valuables are in the safekeeping of the bank. - Değerli şeyler bankanın korumasındadır.

aile koruması
family protection
Radyolojik Yardım Programı; geri bölge koruması; İyileştirme Faaliyeti Projeler
(Askeri) Radiological Assistance Program (DOE); rear area protection; Remedial Action Projects Program (JCS)
antiterörizm/kuvvet koruması
(Askeri) antiterrorism/force protection
blast koruması
(Havacılık) blast protection
buji koruması
spark plug protection
conta koruması
(İnşaat,Teknik) joint protection
deniz kuvvetleri deniz nakliyesi koordinasyonu ve koruması
(Askeri) naval coordination and protection of shipping
denizde önceden konuşlandırma gemisi; çağrı işlemci koruması; Askeri Posta Servi
(Askeri) maritime pre-positioning ship; message processor shelter; Military Postal Service
direk koruması
(Spor) post padding
diyot aşırı yük koruması
diode overload protection
egzoz borusu koruması
exhaust pipe protection
emme koruması
(Askeri) sucking protection
güneş koruması
sun block
hava koruması
air cover
hortum koruması
hose protection
kayma koruması
slip protection
koruma
lifeguard

The lifeguards are here to protect us. - Can kurtaranların bizi korumak için burada.

koruma
convoy
koruma
egis
koruma
defense

Tom claims he shot Mary in self defense. - Tom kendini korumak için Mary'yi vurduğunu iddia ediyor.

koruma
aegis [Brit.]
koruma
covering
koruma
(Hukuk) protection, safeguard, shielding, preservation
koruma
patronage
koruma
favour [Brit.]
koruma
indemnity
koruma
favor

Eugenia shared with us her favorite oils for cleaning the face and protecting the skin. - Eugenia yüzü temizlemek ve cildi korumak için en sevdiği yağları bizimle paylaştı.

koruma
custody
koruma
protection, defence, guard; conservation; patronage; prevention, prophylaxis
koruma
asylum
koruma
{i} shade
koruma
patron
koruma
{i} aegis
koruma
muniment
koruma
{i} tutelage
koruma
{i} shadow
koruma
{i} auspices
koruma
{i} favour
koruma
protector
kıyı koruması
(Askeri,Çevre) coastal protection
kıyı koruması
coast protection
parmak koruması
finger protection
sahil koruması
coast protection
serpinti koruması
splash shield
seviye koruması
level guard
silindir koruması
cylinder protection
tank koruması
tank protection
uçak koruması
air umbrella
uçak koruması
air cover
vana koruması
(Askeri) valve cage
yetersiz polis koruması
(Askeri) inadequate police protection
Türkisch - Türkisch

Definition von koruması im Türkisch Türkisch wörterbuch

Koruma
(Hukuk) SİYANET
Koruma
(Osmanlı Dönemi) TESAHUB
Koruma
(Hukuk) SIYANET
Koruma
(Osmanlı Dönemi) HIRASET
Koruma
(Hukuk) VİKAYE
koruma
Korumak işi
koruma
Can güvenliğinin tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi saldırılardan korumak üzere görevlendirilmiş kişi
koruma
Himaye
koruma
(Osmanlı Dönemi) muhâfaza
koruması
Favoriten