For health and pleasure!
- Sağlık ve lezzet için!
Sorry for being late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
- Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
He began to work for that company last year.
- O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
Are you making any progress toward a solution to your problem?
- Sorununuza bir çözüm için herhangi bir ilerleme yapıyor musunuz?
Tom is working toward a master's degree in engineering.
- Tom mühendislik dalında mastır yapmak için çalışıyor.
Since he's crazy about movies, he watches as many movies as he can.
- O, filmleri çok sevdiği için, izleyebildiği kadar çok sayıda film izler.
Since Chiro is a cat, he doesn't like lychees.
- Chiro bir kedi olduğu için, o liçi sevmez.
In the end, because of the disease, he became unable to walk and had to use a motorized wheelchair to get around.
- Sonunda, hastalıktan dolayı yürüyemez hale geldi ve gezinmek için motorlu tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı.
He gave up going abroad to study because of his father's sudden death.
- Babasının ani ölümü nedeniyle, eğitim için yurtdışına gitmekten vazgeçti.
The man went out of his way to take me to the station.
- Adam beni istasyona götürmek için zahmet etti.
I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.
In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
- Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
- Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
In order to know a man, you have only to travel with him a week.
- Bir insanı tanımak için, onunla sadece bir hafta seyahat etmelisin.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
- Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
He ran, so as to arrive on time.
- O, zamanında varmak için koştu.
Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.
- Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.
In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
- Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
He is looking forward to seeing you.
- O seni görmek için sabırsızlanıyor.
I'm looking forward to seeing you in a wedding dress.
- Ben seni bir gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyorum.
She cannot attend school on account of illness.
- O, hasta olduğu için okula gidemiyor.
Tom had to forgo his morning swim, on account of it being too cold.
- Tom çok soğuk olduğu için sabah yüzmesinden vazgeçmek zorunda kaldı.
The nights are getting longer now that it is autumn.
- Artık sonbahar olduğu için geceler uzuyor.
Tom is happier now that Mary has left.
- Mary gittiği için, Tom daha mutlu.
Seeing that it is raining, you had better stay home.
- Yağmur yağdığı için evde kalsan iyi olur.
He hurried so as to be in time for the train.
- Trene zamanında yetişmek için acele etti.
He sat in the front so as to be able to hear.
- İşitebilmek için önde oturdu.
She got her hair cut because she likes it not because she had lost her love towards it.
- O,ona karşı sevgisini kaybettiği için değil onu sevdiği için saçını kestirdi.
We should all strive for equality amongst ourselves and towards animals.
- Biz hepimiz kendi aramızda ve hayvanlara karşı eşitlik için çabalamalıyız.
Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
- Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
Thank you for your interest.
- İlginiz için teşekkür ederim.
Thank you very much for everything. He wrote it down lest he should forget it.
- Her şey için çok teşekkür ederim. O unutmasın diye onu yazdı.
Work quietly lest you disturb others.
- Başkalarını rahatsız etmemek için sessizce çalışın.
Don't come to school just for fun.
- Sadece zevk için okula gelmeyin.
Tom is the kind of guy that argues for fun.
- Tom zevk için tartışan insan türüdür.
She bitterly regretted having said something that displeased her mother-in-law.
- O, kaynanasını gücendiren bir şey söylediği için için için pişman oldu.
Tom paused momentarily.
- Tom bir an için durakladı.
Tom was momentarily silent.
- Tom bir an için sessizdi.
We cannot praise him highly enough for this.
- Bunun için onu ne kadar övsek azdır.
I apologize for this.
- Bunun için özür dilerim.
Why are you ashamed to speak your language in public?
- Dilinizi halk içinde konuşmaktan neden utanıyorsunuz?
Couples don't usually hold hands in public here.
- Çiftler burada halk içinde genellikle el ele tutuşmazlar.
Shall I cook dinner for you?
- Senin için akşam yemeği pişireyim mi?
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
It's going to be six dollars because it's international.
- Bu, uluslararası olduğu için altı dolar olacak.
I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.