The thing you have to know about Batman is, he's a superhero.
- Batman hakkında bilmeniz gereken şey, onun süper kahraman olmasıdır.
Don't say bad things about others.
- Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
I'd like a word with Tom concerning Mary.
- Tom ile Mary hakkında konuşmak istiyorum.
We will have a discussion concerning the prognosis.
- Teşhis hakkında bir tartışma yapacağız.
I spoke to him about it over the telephone.
- Telefonda onunla konu hakkında konuştum.
We talked about the question over a cup of coffee.
- Bir fincan kahve içerken sorun hakkında sohbet ettik.
Before I get out of bed, I spend a little time thinking about what I'll be doing the rest of the day.
- Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.
I've been out of touch with things for several months now.
- Şimdi birkaç aydır yeni gelişmeler hakkında bilgim yok.
I have some information regarding this.
- Bunun hakkında biraz bilgim var.
I'd like to get information regarding a number of questions.
- Birkaç soru hakkında bilgi almak istiyorum.
He is very secretive in regard to his family life.
- O, aile hayatı hakkında ağzı sıkıdır.
What do you think of these people?
- Bu insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
What do you think of the new movie?
- Yeni film hakkında ne düşünüyorsunuz?
I can't agree with you with regard to the new plan.
- Yeni plan hakkında seninle aynı düşüncede değilim.
I've never met anyone who knows as much about Australian history as Tom does.
- Avustralyalı tarihi hakkında Tom'un bildiği kadar çok bilen biriyle asla tanışmadım.
He was at a loss as to which faculty to choose.
- Hangi fakülteyi seçeceği hakkında şaşırmıştı.
He is very secretive in regard to his family life.
- O, aile hayatı hakkında ağzı sıkıdır.
Can we talk about this after lunch?
- Öğle yemeğinden sonra bunun hakkında konuşabilir miyiz?
I needn't have been so worried about you. I should've known that Tom would look after you.
- Senin hakkında bu kadar endişe etmeme gerek yoktu.Tom'un sana bakacağını bilmeliydim.
It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now?
- Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?
No one wanted to talk about it.
- Hiç kimse bu konu hakkında konuşmak istemedi.