He prepared his speech very carefully.
- Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
I'm about ready to go.
- Neredeyse gitmeye hazırım.
I am always ready to help you.
- Ben her zaman sana yardım etmeye hazırım.
Lunch will be available.
- Öğle yemeği hazır olacak.
Are you available next week for a follow-up interview?
- Önümüzdeki hafta bir görüşme mülakatı için hazır mısınız?
Dan fixed a quick meal for Linda.
- Dan, Linda için hızlıca bir yemek hazırladı.
You must get ready quickly.
- Çabucak hazırlanmalısın.
Tom is never on hand when I want him.
- Tom ben onu istediğimde asla hazır değildir.
The plane is now operational.
- Uçak artık kullanıma hazırdır.
You can make it! Go for it. I'll stand by you.
- Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.
Stand by for instructions.
- Talimatlar için hazır olun.
Tom is willing to do almost anything for Mary.
- Tom Mary için neredeyse her şeyi yapmaya hazır.
I'm willing to accept your offer.
- Ben teklifini kabul etmeye hazırım.
He is preparing for the Olympic Games this year.
- O, bu yıl Olimpiyat Oyunları için hazırlanıyor.
She is preparing to the Olympic Games this year.
- Bu yılki Olimpiyat oyunlarına hazırlanıyor.
Have you finished packing yet?
- Hazırlanmayı henüz bitirdin mi?
Have you finished your preparations for the trip?
- Yolculuk için hazırlıklarını tamamladın mı?
He psyched himself up for the race.
- O kendini yarışa hazırladı.
I am ready to do anything to make up for the loss.
- Kaybı telafi etmek için her şeyi yapmaya hazırım.
We are agreeable to your conditions.
- Biz sizin koşullarınızla anlaşmaya hazırız.
Tom spent the whole morning getting ready for his presentation.
- Tom bütün sabahı sunumuna hazırlanmakla geçirdi.
Were all the members present at the meeting?
- Bütün üyeler toplantıda hazır mıydı?
India is poised to surpass China and become the world's most populous country.
- Hindistan Çin'i geçip dünyanın en yoğun nüfuslu ülkesi olmaya hazır.
We went without him since he wasn't ready.
- Hazır olmadığı için onsuz gittik.
Thank you for preparing meals for me while I was sick in bed.
- Ben yatakta hasta iken benim için yemekler hazırladığın için sana teşekkür ederim.
Tom set the table for dinner while Mary cooked.
- Mary pişirirken, Tom akşam yemeği için masayı hazırladı.
Tom is never on hand when I want him.
- Tom ben onu istediğimde asla hazır değildir.
When you're preparing food for someone, please don't pick your nose, scratch your ass, or sneeze in your hands.
- Eğer birisi için yemek hazırlıyorsan, lütfen burnunu çekme, kıçını kaşıma veya ellerine hapşırma.
Happiness is not something ready made. It comes from your own actions.
- Mutluluk hazır bir şey değildir. O sizin kendi hareketlerinizden geliyor.
Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
Simone, please go and set the table.
- Simone, lütfen gidin ve masayı hazırlayın.
Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal.
- Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti.
Prepare for immediate departure.
- Acil kalkış için hazırlanın.
It will be ready soon.
- Yakında hazır olacak.
It will take five to ten years for the technology to be ready.
- Teknolojinin hazır olması 5-10 yıl alır.
They were ready to run the risk of being shot by the enemy.
- Onlar düşman tarafından vurulma riskini göze almaya hazırdılar.
I'm almost ready to go.
- Neredeyse gitmeye hazırım.
I cut myself with a knife while I was making dinner.
- Yemek hazırlarken kendimi bıçakla kestim.
I am not on call tomorrow.
- Yarın göreve hazır değilim.
National rescue teams are on standby ready to fly to Japan.
- Milli kurtarma ekipleri beklemede Japonya'ya uçmaya hazır.