Olağandışı bir şey görürsen polisi ara.
- Call the police if you see any extraordinary situation.
Meri olağandışı bir kadın.
- Mary is an extraordinary woman.
Tom olağanüstü bir kişidir.
- Tom is an extraordinary person.
Tom'un olağanüstü dereceleri var.
- Tom got extraordinary grades.
Sıradışı ilişkileri vardı.
- They had an extraordinary relationship.
Piyanistin sıradışı bir yeteneği var.
- The pianist is endowed with extraordinary talent.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.
Olağan dışı bir şey fark etmedim.
- I didn't notice anything unusual.
Olağan dışı bir şey hissediyor musun?
- Do you sense something unusual?
Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum.
- It's unusual for you to do something like that.
Tom bu gece alışılmadık biçimde geveze.
- Tom is unusually talkative tonight.
Sami kendini biraz garip hissediyordu.
- Sami was feeling a bit unusual.
Onun gece geç saatlere kadar yatmamasının olağandışı olduğunu düşündüm.
- I thought it was unusual that he was up so late at night.
Tom'un geç kalması olağandışıdır.
- It's unusual for Tom to be late.
Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
- You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
Onun tuhaf davranışı şüphelenmemize neden oldu.
- Her unusual behavior caused our suspicions.
... no question but that Obamacare has been an extraordinary deterrent to enterprises of ...
... taking extraordinary numbers of construction workers who have ...