O, işte deneyimliydi.
- He was experienced in business.
Ben araba sürmede deneyimli değilim.
- I am not experienced in driving.
Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
- Indeed he is young, but he is well experienced for his age.
Amsterdam yakınında tecrübeli bir C ++ programcısı arıyoruz.
- We are looking for an experienced C++ programmer near Amsterdam.
Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.
- A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way.
Deneyimli pilotlara acil bir ihtiyaç vardır.
- There is an urgent need for experienced pilots.
İş tecrübeniz var mı?
- Do you have work experience?
Tom ne yapacağını bilmek için yeterli tecrübeye sahip değildi.
- Tom didn't have enough experience to know what to do.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.
- According to my experience, it takes one year to master French grammar.
Fadıl o türde hayat yaşamak istiyordu.
- Fadil wanted to experience that type of life.
Bu nedenle seyahat etmeyi severim ve pek çok farklı kültürü yaşamak isterim.
- That's why I like traveling, and would like to experience many different cultures.
Bu tecrübe onun yaşamında çok önemli sayılır.
- This experience counts for much in his life.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
- Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
Bu olay beni değiştirdi.
- This experience has changed me.
Tom benzer bir olay yaşadı.
- Tom had a similar experience.
Tom'un hiçbir pratik deneyimi yoktur.
- Tom has no practical experience.
Onun, hayatında çeşitli deneyimleri vardı.
- He had various experiences in his life.
Bu benim hayatımın en büyük bir deneyimiydi.
- It was the greatest experience of my life.
O bilgili ve de deneyimli.
- He has knowledge and experience as well.
Fadıl o sırada Rami'den daha tecrübeliydi.
- Fadil was more experienced than Rami at the time.
Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
- Indeed he is young, but he is well experienced for his age.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
- Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.
- According to my experience, it takes one year to master French grammar.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
- Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
... this piece experienced are upset with dozens of germs ...
... what on roe and her employees experienced ...