tecrübeli

listen to the pronunciation of tecrübeli
Türkisch - Englisch
experienced

Fadil was more experienced than Rami at the time. - Fadıl o sırada Rami'den daha tecrübeliydi.

He is an experienced teacher. - O tecrübeli bir öğretmendir.

old

She's old enough to know the truth. - Gerçeği bilecek kadar tecrübeli.

vet
versed in

We're looking for somebody who is well versed in French. - Fransızcada çok tecrübeli olan birini arıyoruz.

versed

We're looking for somebody who is well versed in French. - Fransızcada çok tecrübeli olan birini arıyoruz.

experienced deneyimli
practised
sophisticated
veteran
handsome
experienced (person)
wise
experience

Indeed he is young, but he is well experienced for his age. - Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.

We are looking for an experienced C++ programmer near Amsterdam. - Amsterdam yakınında tecrübeli bir C ++ programcısı arıyoruz.

old hand
experienced in business
practical
tecrübe
experience

Tom didn't have enough experience to know what to do. - Tom ne yapacağını bilmek için yeterli tecrübeye sahip değildi.

Tom didn't have enough experience to do the job well. - Tom işi iyi yapmak için yeterli tecrübeye sahip değildi.

tecrübeli kimse
veteran
tecrübeli kimse
experienced
tecrübeli adam
old soldier
tecrübeli asker
old sweat
tecrübeli kimse
old campaigner
tecrübeli kimse
old stager
tecrübeli kimse
old hand
tecrübe
probing
tecrübe
experimentation
tecrübe
practice
tecrübe
taste
tecrübe
proving
tecrübe
probation
tecrübe
shy
tecrübe
assay
Tecrübe
savviness
engin tecrübeli
man of the world
tecrübe
experience, direct observation of or participation in events
tecrübe
tentative
tecrübe
knowledge

He has knowledge and experience. - Onun bilgisi ve tecrübesi var.

tecrübe
trial, test; experience; experiment deney
tecrübe
experiment; trial, test
tecrübe
exercise
tecrübe
essay
Türkisch - Türkisch
Tecrübesi olan, görmüş geçirmiş
Tecrübesi olan, görmüş geçirmiş: "Odacı, tecrübeli gözlerle ona bakıyordu."- P. Safa
tecrübeli kimse
kalifiye
TECRÜBE
(Osmanlı Dönemi) Görmüş, geçirmişlik
TECRÜBE
(Osmanlı Dönemi) Anlamak için yapılan iş. İmtihan
TECRÜBE
(Osmanlı Dönemi) İlmi bir gerçeği göstermek için yapılan deneme. Deney
TECRÜBE
(Osmanlı Dönemi) (Tecribe) Deneme, sınama
Tecrübe
(Osmanlı Dönemi) DURBE
Tecrübe
deneyim

Ben bunun en iyi yol olduğunu deneyimle öğrendim. - Ben bunun en iyi yol olduğunu tecrübe ile öğrendim.

Tecrübe
(Hukuk) TECRİBE
Tecrübe
(Osmanlı Dönemi) FENN
tecrübe
(Osmanlı Dönemi) deneme, sınama, imtihan; görmüş geçirmişlik
tecrübe
Görgü: "Sonraları, diplomasi âleminde edindiğim tecrübeler bana, bu hükmümde yanılmadığımı ispat etmiştir."- Y. K. Karaosmanoğlu
tecrübe
Deney

Ben bunun en iyi yol olduğunu deneyimle öğrendim. - Ben bunun en iyi yol olduğunu tecrübe ile öğrendim.

tecrübe
Deneme, sınama, eksperyans
tecrübe
Görgü
tecrübe
Deneyim, deneme, sınama
tecrübe
Birikim: "Bu hususta oldukça tecrübe sahibiyiz."- H. Taner
tecrübeli
Favoriten