dalma

listen to the pronunciation of dalma
Türkisch - Englisch
plunge
dive

It's dangerous to dive in shallow water. - Sığ suda dalmak tehlikeli.

I want to dive into the river. - Nehre dalmak istiyorum.

diving

I get a kick from diving. - Ben dalmaktan heyecan duyuyorum.

I think I'm good at diving. - Sanırım ben dalmada iyiyim.

immersion
submersion
Turkish wrestling a dive
absorption
plunge, submersion; dive
scuba diving
dipping
contemplation
plunging, diving
dip
engrossment
abstraction, absentmindedness
submerge
drowse
dalmak
dive

It's dangerous to dive in shallow water. - Sığ suda dalmak tehlikeli.

Who wants to find pearls, has to dive deep. - İncileri bulmak isteyen derin dalmak zorunda.

dal
branch

Patty was so short that she couldn't reach the branch. - Patty o kadar kısaydı ki dala yetişemedi.

He cut some branches off the oak tree. - O, meşe ağacından bazı dallar kesti.

dalma havuzu
plunge
dalma piston
plunger, pump plunger
dalma pistonu
plunger
dalma çanı
diving bell
dalgıç giysisi olmadan dalma
skin diving
dal
{f} dive

Tom is a dive master. - Tom bir dalış ustasıdır.

Pat stripped off his clothes and dived in. - Pat elbiselerini çıkardı ve içeri daldı

dal
offshoot
dalmak
barge
dalmak
{f} plunge
dalmak
break into
dal
twig

He cut a twig from the tree with his knife. - O bıçak ile ağaçtan ince bir dal kesti.

Tom heard a twig crack. - Tom bir dalın çatladığını duydu.

dal
phylum
oksijen tüplü dalma aygıtı
scuba
dalmak
be absorbed in
dal
outgrowth
dal
(Bilgisayar) axis
dal
(İnşaat) dendrite
dal
department
dal
(Tıp) division
dalmak
plunge in
dalmak
drop off
dalmak
engrossed in
dalmak
immerge
dalmak
involve
dalmak
dive into

I want to dive into the river. - Nehre dalmak istiyorum.

dalmak
conk
dalmak
fall

I was afraid I might fall asleep while driving. - Araba sürerken uykuya dalmaktan korktum.

It's hard to fall asleep on stormy summer nights. - Bu fırtınalı yaz gecelerinde uykuya dalmak zordur.

dalmak
submerge
dalmak
to be engrossed in
dalmak
be engrossed in
dalmak
dash into
dalmak
fall asleep

It's hard to fall asleep on stormy summer nights. - Bu fırtınalı yaz gecelerinde uykuya dalmak zordur.

Tom is about to fall asleep. - Tom uykuya dalmak üzere.

dalmak
daydream
dalmak
fling
dalmak
(Dilbilim) caught up in
dal
section
dal
ramus
dal
{i} branching
dal
{f} duck

Why don't we duck back inside? - Niçin içeri dalmıyoruz?

dal
embranchment
dal
posterior
dal
{f} dived

She dived into the swimming pool. - Yüzme havuzuna daldı.

Bill dived into the river to save the drowning child. - Bill boğulan çocuğu kurtarmak için nehre daldı.

dal
back

I fell asleep before father came back home - Babam eve dönmeden önce uykuya daldım.

Tom fell back asleep. - Tom yine uykuya daldı.

dalmak
take a dip
dalmak
penetrate
dalmak
plunge into
dalmak
abandon oneself to
dal
diving

How many times a year do you go scuba diving? - Yılda kaç kez aletli dalışa gidersin?

Tom didn't have the courage to try sky diving. - Tom'un gökyüzü dalışını deneyecek cesareti yoktu.

dal
sprigs
dal
branching out
dalmak
(deyim) space out
dalmak
in sail
güreşte dalma oyununu yapmak
wrestling game to plunge
aletsiz dalma
skin diving
ayaklarını tutarak suya dalma
jackknife
dal
subsection
dal
ramification
dal
bough

It is about time we bought a new microwave oven. - Yeni bir mikro dalga fırın almamızın zamanı geldi de geçti.

Mary bought Tom a copy of How to Win Friends and Influence People, by Dale Carnegie. - Mary Tom'a Dale Carnegie tarafından yazılmış Nasıl dost kazanılır ve insanları nasıl etkilersin'in bir kopyasını satın aldı.

dal
offset
dal
naked, bare, uncovered (used only in compounds)
dal
branch, bough, offshoot; branch, subdivision
dal
(ince) twig
dal
arm

The baby was sound asleep in her mother's arms. - Bebek annesinin kucağında uykuya dalmıştı.

dal
lap

I fell asleep with my laptop on. - Laptopum açıkken uykuya daldım.

dal
gatecrash
dalmak
Turkish wrestling to dive for one's opponent's legs. dalıp çıkmak
dalmak
to become abstracted, become lost in thought; to lose oneself in thought
dalmak
to be engrossed in, be absorbed in; to give oneself over to
dalmak
nip in
dalmak
bounce
dalmak
lose oneself in
dalmak
sink into
dalmak
engross
dalmak
rush in
dalmak
sink
dalmak
contemplate
dalmak
muse
dalmak
to dive, plunge (into)
dalmak
to duck, dive down and then reappear above the surface of the water at short intervals
dalmak
duck
dalmak
break
dalmak
meditate
dalmak
to dive, to submerge; to plunge (into); to be engrossed in, to be immured in; to enter suddenly, to dash into, to plunge in; to drop off, to fall asleep; to lose consciousness
dalmak
pitch into
dalmak
to enter (a place) suddenly, plunge into
dalmak
rush into
dalmak
to take a quick dip, take a short swim
dalmak
bathe
dalmak
drop
dalmak
plummet
dalmak
groove
dalmak
drowse off
dalmak
(for a sick person) to lose consciousness
dalmak
jut into
dalmak
to fall asleep; to drop off to (sleep)
dalmak
dip
dalmak
to frequent (lots of places). dalıp (dalıp) gitmek to be lost in thought
dalmak
cut into
dalmak
sail in
dalmak
pore over
dalmak
{f} pore
dalmak
be wraped up in
dalmak
be lost in thought
düşünceye dalma
meditation
hayale dalma
wool gathering
hayallere dalma
wool gathering
oksijen tüplü dalma aracı
aqualung
oksijen tüplü dalma aygıtı
aqua-lung
oksijen tüplü dalma aygıtı
aqualung
uyuşturucu ile hayallere dalma
freak out
Englisch - Englisch

Definition von dalma im Englisch Englisch wörterbuch

dal
alternative spelling of dahl
Dal
dal
Dal
-dal
dal
Dedicated Access Line A non-switched circuit from the customer to a carrier
dal
of Cajanus Indicus
dal
Dedicated Access Line
dal
A group of persons
dal
From the," "by the "
dal
Dedicated access line An analog special-access line that runs from a caller's own equipment directly to a long distance company's switch or POP Usually provided by a local telephone company The line may go through the local telco central office, but the local telco does not switch calls on this line
dal
This is the Indian term for all varieties of dried beans, split peas, and lentils There are many different varieties of dal, all of which have a specific use in Indian cooking
dal
Split pulse, esp
dal
defended asset list; A ranked listing of facilities, forces, and national political items that require protection from attack or hostile surveillance The list is compiled from federal departments and agencies, unified and specified commands, and the armed services to ensure national security emergency preparedness functions
dal
1 Dedicated Access Line 2 See Data Access Language
dal
a metric unit of volume or capacity equal to 10 liters
dal
from dail, a field The English equivalent is 'dale'
dal
[From Hindi /dal/ ] diagonal, incline -- something arranged obliquely or slanted
dal
Dal is an Indian dish made from pulses such as chick peas or lentils. Variant of dahl. decaliter
dal
General Data Access Library
dal
(pl Dallim), "the Poor" or "the Meek", related to "'Ani" above and "Ebion" below
Türkisch - Türkisch
Dalmak işi
Güreşte bir oyun
Bir güreş türü
Güreşçinin ayaktayken, birden eğilerek, rakibinin belden aşağı herhangi bir yerini kapması
DAL
(Osmanlı Dönemi) Şaşkın
DAL
(Osmanlı Dönemi) Yaban sediri denen bir ot
DAL
(Osmanlı Dönemi) (L) Kur'ân ve imân yolundan sapan. Dalâlete giden, azan
DAL
(Osmanlı Dönemi) Azdırıcı, sapkın
DAL
(Hukuk) Davet eden, sebep olan
Dal
şube
Dal
budak
Dalmak
daldırmak
Dalmak
(Osmanlı Dönemi) ŞER'
dal
Boyun, ense, omuz
dal
Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri
dal
Zaman belirten kelimelerin başına getirildiğinde kelimenin anlamını güçlendirir
dal
Arka
dal
Çıplak, yalın
dal
Boyun, ense; omuz
dal
Arka, sırt
dal
Yaban sediri
dal
Omuz, omuz başı
dal
Kol. Omuz: "Belikler dalına dökülür gelir / İnce bel üstüne sal ala gözlüm."- Halk türküsü
dal
Kol
dal
Canlıların bölümlenmesinde, sınıfların bir araya gelmesiyle oluşan birlik, şube
dal
Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri: "Cılız dallar, yeşili fersiz, tırnak kadar yapraklar!"- T. Buğra
dal
çıplak
dal
Kol, bölüm
dal
Boyun, ense. Çıplak, yalın
dalmak
Başka bir şeyle uğraşamayacak veya başka bir şeyi düşünemeyecek biçimde kendini bir şeye kaptırmak
dalmak
Kendini bilmez duruma gelmek, kendinden geçmek
dalmak
Bir yerin içine girmek
dalmak
Suyun içine bütün vücuduyla girmek: "Oğlanlar denize dalıp tekneyi sağdan soldan, arkadan önden itmeyi denediler."- H. Taner
dalmak
Uyandığı vakit güneş çoktan doğmuştu."- M. Ş. Esendal
dalmak
Uyumak
dalmak
Suyun içine bütünüyle ve hızla girmek
dalmak
Uyumak: "O serinlik içinde Tevfik dalmış
dalmak
Bir yerin içine girmek: "İkisi uçar gibi, kapısında koca bir telefon çanı asılı dükkândan içeri daldılar."- H. Taner
dalmak
Başka bir şeyle uğraşamayacak veya başka bir şeyi düşünemeyecek biçimde kendini bir şeye kaptırmak: "Yemek hazır, kitaba çok dalmışsınız, buyurunuz."- P. Safa
dalmak
Güreşte dalma oyununu yapmak
çift dalma
Ayakta güreşirken beklenmeyen bir atılımla karşısındakinin iki ayağını birden kapma
Englisch - Türkisch

Definition von dalma im Englisch Türkisch wörterbuch

DAL
(Askeri) savunulan malzeme listesi (defended asset list)
dalma
Favoriten