Tom is quite considerate.
 - Tom oldukça düşünceli.
He is a considerate father.
 - O, düşünceli bir babadır.
Oh, thanks! How thoughtful.
 - Oh, teşekkürler! Ne kadar düşünceli.
She is very thoughtful and patient.
 - O çok düşünceli ve sabırlı.
Sometimes it's hard to be tactful and honest at the same time.
 - Bazen aynı zamanda düşünceli ve dürüst olmak zor.
I think Tom is tactful.
 - Tom'un düşünceli olduğunu düşünüyorum.
That left him pensive.
 - O onu düşünceli bıraktı.
Sometimes, everyone is simple minded.
 - Bazen herkes basit düşüncelidir.
Oh, thanks! How thoughtful.
 - Oh, teşekkürler! Ne kadar düşünceli.
She had a thoughtful look on her face.
 - Yüzünde düşünceli bir görünüm vardı.
With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas.
 - Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.
The idea is very attractive.
 - Bu düşünce çok cazip.
He had no notion of leaving his hometown.
 - Onun memleketi terk etme düşüncesi yoktu.
Don't confuse opinions with facts.
 - Düşüncelerle gerçekleri karıştırmayın.
His opinion is generally correct.
 - Onun düşüncesi genellikle doğrudur.
Such considerations ultimately had no effect on their final decision.
 - Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
It's thoughtless of her to say so.
 - Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir.
Words express thoughts.
 - Kelimeler düşünceleri ifade eder.
We can just about read each other's minds.
 - Biz neredeyse birbirimizin düşüncelerini okuyabiliriz.
I have no mind to go for a walk.
 - Bir yürüyüş gitme düşüncem yok.
This article will affect my thinking.
 - Bu makale düşüncemi etkileyecek.
I managed to bring him around to my way of thinking.
 - Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.
Your remarks are off the point.
 - Düşünceleriniz konudan uzak.
I'm sick of your stupid remarks.
 - Senin aptalca düşüncelerinden bıktım.
what's your take? / what's your opinion? / what do you think? - Senin düşüncen/fikrin nedir?.
Please, take a look at my first post and let me know what you think about it.
 - Lütfen ilk mesajıma bir göz atın ve bu konudaki düşüncelerinizi bana bildirin.
I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life.
 - Hayatı son sürat yaşamam için bu faydasız düşünceleri bırakmam gerek.
His way of thinking is a bit extreme.
 - Onun düşünce biçimi biraz aşırı.
Tom's creative thinking nicely complemented Mary's organizational talents.
 - Tom'un yaratıcı düşüncesi Mary'nin örgütsel yeteneklerini güzelce tamamladı.
He studied day and night with a view to becoming a lawyer.
 - Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı.
I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.
 - Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.
I can't agree with you with regard to the new plan.
 - Yeni plan hakkında seninle aynı düşüncede değilim.
Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned.
 - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.
It's thoughtless of her to say so.
 - Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir.
He is so full of conceit that everybody dislikes him.
 - O herkesin ondan hoşlanmadığı düşüncesiyle çok dolu.
Anti-Chinese sentiment is on the rise in Myanmar.
 - Myanmar'da Çin karşıtı düşünceler artıyor.
Tom has constructive ideas.
 - Tom'un yapıcı düşünceleri var.
Your opinion is very constructive.
 - Düşünceniz çok yapıcı.