Onu taşımak için yardıma ihtiyacım var.
- I need help carrying him.
Arabanın üç sıra koltuğu vardır ve sekiz yolcu taşıma kapasitesine sahiptir.
- The car has three rows of seats and is capable of carrying eight passengers.
Tom kucak dolusu posta taşıyarak ofise girdi.
- Tom entered the office carrying an armload of mail.
Tom üç şişe şarap taşıyarak odaya geldi.
- Tom came into the room carrying three bottles of wine.
Tom kolunun altında keman taşıyor.
- Tom is carrying a violin under his arm.
Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
- Tom was carrying an armful of books.
Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.
- A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea.
Askerler posta taşıyan trenleri korurdu.
- The troops would protect trains carrying mail.
O çantayı taşımak zorunda kaldı.
- He had to carry the bag.
O, evden istasyona çok fazla yük taşımak zorunda kaldı.
- He had to carry many loads from the house to station.
Verimli bir FBI ajanı görevlerini yürütme hakkında bir şey söylemiyor.
- An efficient FBI agent does not make any bones about carrying out his duties.
Sözlerinizi yerine getirmek için elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız.
- You should do your best to carry out your promises.
Tom'u üst kata götürmek zorunda kaldım.
- I had to carry Tom upstairs.
Tom'u yatağa götürmek zorunda kaldım.
- I had to carry Tom to bed.
Tom çok miktarda nakit taşımaz.
- Tom doesn't carry much cash.
Tom gezilerde çok bagaj taşımaz.
- Tom doesn't carry much luggage on trips.
Kutu o kadar ağırdı ki Tom Mary'nin onu eve götürmesine yardım etmek zorunda kaldı.
- The box was so heavy that Tom had to help Mary carry it home.
Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
- She is carrying a backpack on her back.
Adjust your carry from time to time so that you don't tire too quickly.
Always carry sufficient insurance to protect against a loss.
Five and nine are fourteen; carry the one to the tens place.
I think I can carry Smith's work while she is out.
The sound of the bells carried for miles on the wind.
... from carrying out even the most basic functions of our democracy ...
... way back into the past until it is 1945. Jim comes in from the darkness carrying his precious ...