Arabanın üç sıra koltuğu vardır ve sekiz yolcu taşıma kapasitesine sahiptir.
- The car has three rows of seats and is capable of carrying eight passengers.
Onları taşımak için yardıma ihtiyacım var.
- I need help carrying them.
Tom bir market çantası taşıyarak içeri girdi.
- Tom came in carrying a grocery bag.
Tom bir demlik kahve taşıyarak mutfaktan döndü.
- Tom returned from the kitchen carrying a pot of coffee.
Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
- Tom was carrying an armful of books.
Bebeği sırtında taşıyordu.
- She was carrying the baby on her back.
11 Haziran 1948 tarihinde, bir al yanaklı maymun, Albert I'i taşıyan bir V-2 Blossom , New Mexico'da White Sands'den uzaya fırlatıldı.
- On June 11, 1948, a V-2 Blossom launched into space from White Sands, New Mexico carrying Albert I, a rhesus monkey.
Alev makinesi taşıyan bir asker gördüm.
- I saw a soldier carrying a flamethrower.
O çantayı taşımak zorunda kaldı.
- He had to carry the bag.
Bu kutu taşımak için çok fazla büyüktür.
- This box is too bulky to carry.
Verimli bir FBI ajanı görevlerini yürütme hakkında bir şey söylemiyor.
- An efficient FBI agent does not make any bones about carrying out his duties.
Sözlerinizi yerine getirmek için elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız.
- You should do your best to carry out your promises.
Tom'u yatağa götürmek zorunda kaldım.
- I had to carry Tom to bed.
Tom'u üst kata götürmek zorunda kaldım.
- I had to carry Tom upstairs.
Tom gezilerde çok bagaj taşımaz.
- Tom doesn't carry much luggage on trips.
Şu çantaları taşımaya yardım ettim.
- I helped carry those bags.
Kutu o kadar ağırdı ki Tom Mary'nin onu eve götürmesine yardım etmek zorunda kaldı.
- The box was so heavy that Tom had to help Mary carry it home.
Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
Ona çantamızı taşıttık.
- We got him to carry our bag.
Adjust your carry from time to time so that you don't tire too quickly.
Always carry sufficient insurance to protect against a loss.
Five and nine are fourteen; carry the one to the tens place.
I think I can carry Smith's work while she is out.
The sound of the bells carried for miles on the wind.
... The year is now 1945, it's a dark and stormy night. A drifter comes in carrying a baby ...
... from carrying out even the most basic functions of our democracy ...