Sen çabuk olmak zorundasın.
- You have to be quick.
Lütfen bu konuda çabuk olun?
- Please be quick about it.
Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
- I need it as quickly as possible.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
- I'll finish it as quickly as I can.
Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
- My elder brother finished his homework very quickly.
Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
- This survey is too long to finish quickly.
Tartışma hızla kontrolden çıktı.
- The argument quickly got out of control.
O, hızla yaşlanıyordu.
- She was aging quickly.
Çocuk çabucak öğreniyor.
- The child is learning quickly.
Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
- We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
O kıvrak zekalı bir adam.
- He is a quick-witted man.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
- Tom is quick-witted, isn't he?
İtfaiyeciler yangını hemen söndürdüler.
- The firemen quickly extinguished the blaze.
Çoğu insan hızla yer ve yiyecek hemen yok olur.
- Most folks ate very quickly and the food soon disappeared.
Dan, Linda için hızlıca bir yemek hazırladı.
- Dan fixed a quick meal for Linda.
Çabucak hazırlanmalısın.
- You must get ready quickly.
My father is old but he still has a quick wit.
That was a quick meal.
He's a quick runner.
Is black with grief eternal for thy sake.
Come here, quick!.
She was quick with child.
You have to be very quick to be able to compete in ad-lib theatrics.
... AUDIENCE: Can I get a quick picture with you? ...
... ERIC SCHMIDT: Got to give quick answers. ...