The place was shamefully neglected.
- Yer utanç verici bir biçimde bakımsızdı.
Tom grew up in squalid conditions.
- Tom bakımsız koşullarda büyüdü.
The refugees were living in a narrow, squalid backstreet.
- Mülteciler dar, bakımsız arka sokakta yaşıyordu.
I hope nobody minds my being straggly and unkempt at five in the morning.
- Sabah saatin beşinde dağınık ve bakımsız olmamı umarım kimse önemsemez.
Tatoeba.org, a language website, was shut down temporarily for maintenance.
- Bir dil web sitesi olan Tatoeba.org bakım için geçici olarak kapatıldı.
Our website is offline for scheduled maintenance.
- Web sayfamız zamanlanmış bakım nedeniyle çevrimdışıdır.
Care aged him quickly.
- Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
Taking care of the baby is my job.
- Bebeğin bakımı benim görevim.
I think country life is superior to city life in some respects.
- Sanırım kırsal yaşam bazı bakımlardan şehir yaşamından daha üstündür.
I'm no different than you are in that respect.
- O bakımdan senden farklı değilim.
Tom needs to get medical attention.
- Tom'un tıbbi bakım alması gerekiyor.
You require medical attention.
- Tıbbi bakıma ihtiyacın var.
My sister and I are different in every way.
- Kız kardeşim ve ben her bakımdan farklıyız.
Your opinions are right in a way.
- Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
TV is harmful in that it keeps your mind in a passive state.
- TV aklınızı pasif durumda tutması bakımından zararlıdır.
Tom was put in a nursing home.
- Tom bir bakımevine kondu.
The blind nurse devoted herself to caring for the elderly.
- Kör hemşire kendini yaşlıların bakımı için adadı.
Babies need a lot of care.
- Bebeklerin bakıma çok ihtiyacı vardır.
I took my car to have it serviced today.
- Bugün arabamı bakım yaptırmaya götürdüm.
The car needs a service.
- Arabanın bakıma ihtiyacı var.
He is inclined to look at everything from the standpoint of its practicality and is neither stingy nor extravagant.
- O her şeye pratikliği bakımından bakma eğilimindedir ve ne pinti ne de savurgandır.