We don't want to humiliate them.
- Biz onları küçük düşürmek istemiyoruz.
I don't want to humiliate them.
- Ben onları küçük düşürmek istemiyorum.
He had to reduce the price of his wares.
- O mallarının fiyatını düşürmek zorunda kaldı.
The opposition party put forward a bill to reduce income tax.
- Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.
The government clearly stated its intention to lower taxes.
- Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça ifade etti.
Being less urgent, this plan is lower in priority.
- Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.