It's one of the most exclusive addresses in the city.
 - Bu, şehirdeki en özel adreslerden biri.
This is a very exclusive club.
 - Bu çok özel bir kulüp.
The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
 - Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
I want specific information.
 - Özellikli bilgi istiyorum.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
 - Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
What's the restaurant's speciality?
 - Restaurantın özel ürünü nedir?
They asked me to leave because they were going to have a personal talk.
 - Benden gitmemi istediler çünkü özel bir konuşma yapacaklardı.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
 - Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
 - Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
 - Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
Why did you choose that particular subject?
 - Bu özel konuyu neden seçtiniz?
Tom did it for no particular reason.
 - Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.
The press is interested in his private life.
 - Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
My boss called me down for making private calls on the office phone.
 - Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.
Please respect my privacy.
 - Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
Tom is a dedicated teacher.
 - Tom özel bir öğretmendir.
Tom is a very dedicated student.
 - Tom çok özel bir öğrenci.
You are trespassing on private property.
 - Özel mülkiyete izinsiz giriyorsunuz.
She believes that jade has medicinal properties.
 - O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
 - Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Japan has many distinctive traits.
 - Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
Each language has its peculiarities.
 - Her dilin özellikleri vardır.
You handled that particular situation very well.
 - O özel durumun çok iyi şekilde üstesinden geldin.
She wants something very special for her birthday.
 - Doğum günü için çok özel bir şey istiyor.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
 - ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
 - Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
 - Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
 - Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.