Çöpü ayırmak önemlidir.
- It's important to separate the rubbish.
Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır.
- The English Channel separates England and France.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- We'd like separate checks.
Dil kültürden ayrılmaz.
- You can't separate language from culture.
Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu.
- He didn't like being separated from his family.
Karısından ayrılmak istiyor.
- He wants to separate from his wife.
Britanya kanalla kıtadan ayrılmaktadır.
- Britain is separated from the Continent by the Channel.
Yalnızlık ile izole edilmeyi birbirine karıştırmamak gerek. Bunlar iki farklı şey.
- We shouldn't confuse solitude with isolation. They are two separate things.
Tom ve Mary farklı devletlerde yaşıyorlar.
- Tom and Mary live in separate states.
Öğretmen bizi iki gruba ayırdı.
- Our teacher separated us into two groups.
Dili kültürden ayıramazsınız.
- You can't separate language from culture.
Fransa İtalya'dan, Alplerle ayrılmıştır.
- France is separated from Italy by the Alps.
Onlar iki gruba ayrılmıştı.
- They were separated into two groups.
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
- We must separate politics from religion.
Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.
- The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.
Separate the articles from the headings.
I try to keep my personal life separate from work.
... And we can separate all that out. ...
... on separate sides of the globe for over 1 5,000 years. ...