to cause (things or people) to be separate

listen to the pronunciation of to cause (things or people) to be separate
İngilizce - Türkçe

to cause (things or people) to be separate teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

separate
ayırmak

Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir. - It is not always easy to separate right from wrong.

Telleri ayırmak zorunda kalacağız. - We'll have to separate the wires.

separate
ayrı

Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir. - Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.

Onların her biri ayrı ayrı ödedi. - They each paid separately.

separate
{f} ayırt etmek
separate
{f} ayrıştırmak
separate
{f} ayrı yaşamak
separate
ayrılma

Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu. - He didn't like being separated from his family.

Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar. - They want to separate after 40 years of marriage.

separate
(Kanun) bölünmüş
separate
{f} ayır

Öğretmen bizi iki gruba ayırdı. - Our teacher separated us into two groups.

Siyaseti dinden ayırmalıyız. - We must separate politics from religion.

separate
(karı koca) ayrı yaşamak
separate
ayırma işareti
separate
{f} dağılmak
separate
ayırma

Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır. - The English Channel separates England and France.

Siyaseti dinden ayırmalıyız. - We must separate politics from religion.

separate
(Askeri) AYIRMAK, BÖLMEK: Bir şeyi başka bir şeyden ayırmak
separate
{s} tek başına olan
separate
tefrik olunmak
separate
(fiil) ayırmak, bölmek, dağılmak, ayırt etmek, ayrıştırmak, kaymağını almak, ayrılmak, ayrı yaşamak, ayrışmak, kopmak, çıkmak
separate
separately ayrı ayr
separate
{s} ayrı, ayrılmış
İngilizce - İngilizce
separate
to cause (things or people) to be separate