Tom worked as a laborer.
- Tom bir emekçi olarak çalıştı.
Her kitchen is equipped with labor-saving devices.
- Onun mutfağı emek tasarrufu yapan cihazlarla donatıldı.
No gains without pains.
- Emeksiz kazanç olmaz.
About half of all American workers do not have access to workplace retirement savings plan.
- Tüm Amerikan işçilerinin yaklaşık yarısının iş yeri emeklilik tasarruf planına girişleri yok.
The lady that used to work here had to retire.
- Burada çalışan bayan, emekli olmak zorunda kaldı.
No gains without pains.
- Emeksiz kazanç olmaz.
A considerable amount of time and effort have been spent already.
- Önemli miktarda zaman ve emek harcanmış durumda.
Why do these elderly politicians spend so much time and effort trying to get reelected? Their lives are not likely to last much longer.
- Bu yaşlı politikacılar neden yeniden seçilmeye çalışmak için bu kadar çok zaman ve emek harcıyorlar? Hayatlarının çok daha uzun sürmesi muhtemel değildir.
It's a very demanding profession.
- Bu çok emek isteyen bir meslek.