Life is not an exact science, it is an art.
 - Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
Give me an exact answer.
 - Bana kesin bir cevap ver.
Precisely speaking, I need six hours to at least think straight. Additionally, I need seven hours to be happy.
 - Kesin olarak konuşursam, sağlıklı düşünmek için en az altı saate ihtiyacım var. Ayrıca mutlu olmak için yedi saate ihtiyacım var.
That's precisely why I need to meet Tom.
 - Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
It is not certain when he came here.
 - Buraya ne zaman geldiği kesin değil.
You can certainly swim in the lake, but there is no sense in doing so.
 - Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.
He made an accurate report of the incident.
 - Olayla ilgili kesin bir rapor hazırladı.
The text above contains no accurate facts on the matter.
 - Yukarıdaki metin konuyla ilgili kesin bilgiler içermiyor.
The court's decision is final.
 - Mahkemenin kararı kesindir.
That budget isn't yet final.
 - O bütçe henüz kesinleşmiş değil.
I looked down and had absolutely nothing to say.
 - Aşağı baktım ve kesinlikle söyleyecek hiçbir şeyim yoktu.
The rumor proved to be an absolute lie.
 - Söylentinin kesin bir yalan olduğunu kanıtlandı.
The definitive answer is no.
 - Kesin cevap hayırdır.
Jefferson believed firmly in the value of education.
 - Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.
I'm firmly opposed to corporal punishment.
 - Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.
It's great! You'll laugh for sure.
 - O harika! Kesinlikle güleceksiniz.
Esperanto is surely an enormous waste of time!
 - Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı!
Give me a definite answer.
 - Bana kesin bir cevap ver.
It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.
 - Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.
Her son is sure to succeed.
 - Oğlu kesinlikle başarılı olacak.
He is sure to come tomorrow.
 - O, kesinlikle yarın gelecek.
Precision is important in math.
 - Kesinlik matematikte önemlidir.
Sami fired and shot the intruder with precision.
 - Sami ateş etti ve izinsiz giren kişiyi kesin bir şekilde vurdu.
The weather will be good tonight for sure.
 - Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.
It's great! You'll laugh for sure.
 - O harika! Kesinlikle güleceksiniz.
Such a plan is bound to fail.
 - Öylesine bir plan kesin başarısız olacaktır.
He is bound to pass the test.
 - O kesinlikle sınavı geçecek.
Smoking is strictly prohibited.
 - Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
This is strictly between us.
 - Bu kesinlikle aramızdadır.
Are you absolutely certain we're safe?
 - Güvende olduğumuzdan kesinlikle emin misin?
Tom was perfectly safe.
 - Tom kesinlikle güvendeydi.
The evidence is fairly conclusive.
 - Kanıtlar oldukça kesin.
When your friends begin to flatter you on how young you look, it's a sure sign you're getting old.
 - Arkadaşların sana ne kadar genç göründüğünle ilgili iltifat etmeye başlarsa, bu yaşlandığına dair kesin bir işarettir.
His secretary flatly denied leaking any confidential information.
 - Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
Tom certainly doesn't have a very good sense of direction.
 - Tom'un kesinlikle çok iyi bir yön duyusu yok.
It's as sure as death.
 - Bu, ölüm kadar kesindir.
I categorically refused.
 - Kesin bir dille reddettim.
I categorically refused.
 - Kesin bir şekilde reddettim.
He decided to give up smoking once and for all.
 - Sigara içmekten kesin olarak vazgeçti.
Tom certainly wouldn't be pleased if Mary decided to go back to work.
 - Mary işe geri dönmeye karar verse, Tom kesinlikle memnun olmaz.
If you go to Beijing, definitely have a look at Tiananmen Square.
 - Beijing'e gideceksen, kesinlikle Tiananmen Meydanı'na bir bak.
The most important figure of mathematics of the nineteenth century is, undoubtedly, Gauss.
 - On dokuzuncu yüzyılın matematiğinin en önemli figürü kesinlikle, Gauss.
Tom certainly deserves a round of applause.
 - Tom kesinlikle bir tur alkış hak ediyor.
I'm absolutely positive that I can do that.
 - Bunu yapabileceğimden kesinlikle eminim.
You look positively haggard.
 - Sen kesinlikle bitkin görünüyorsun.