Tom'un seni deli sanmasını istemiyorsun.
 - You don't want Tom to think you're insane.
Tom delicesine kıskanıyor.
 - Tom is insanely jealous.
Bu delicesine zor bir dildir.
 - This is an insanely hard language.
Yapmaya karar verdiğin şey delice.
 - What you decided to do is insane.
Şu yaşlı adam çılgın olmalı.
 - That old man must be insane.
ı'm ınsane(ben manyağım-kafadan kontağım-deLiyim...vs.).
Tom tımarhaneye gönderildi.
 - Tom was sent away to an insane asylum.
Toplum, mahkumlar tarafından işletilen bir akıl hastanesidir.
 - Society is an insane asylum run by the inmates.
Tehlikeli bir suçlu, akıl hastanesinden kaçtı.
 - A dangerous criminal has escaped from the insane asylum.
Tom delicesine kıskanıyor.
 - Tom is insanely jealous.
Bu delicesine zor bir dildir.
 - This is an insanely hard language.
Disney has some insanely fun roller coasters.
A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes.
 - İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur.
War is a crime against humanity.
 - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.
The man has two feet.
 - İnsanın iki ayağı vardır.
There are many people in Asia.
 - Asya'da bir sürü insan vardır.
Human beings succeeded in flying into space.
 - İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.
Human beings can live up to 40 days without food, but no more than 7 without water.
 - İnsan gıda olmadan 40 gün kadar yaşayabilir fakat susuz en fazla 7.
What sort of person would do that kind of thing?
 - O tür şeyi ne tip insan yapardı?
A Japanese person would never do such a thing.
 - Bir Japon insanı böyle bir şeyi asla yapmazdı.
Isn't that the most humane punishment for criminals?
 - Bu, suçlular için en insancıl ceza değil midir?
As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.
 - Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
 - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
The development of the personal computer has revolutionised the way people work, the way they live, and the way they interact with each other.
 - Kişisel bilgisayarın gelişmesi insanların çalışma tarzında, yaşama tarzında ve birbirleriyle etkileşime girme tarzında devrim yapmıştır.
The buying and selling of peoples' personal information is becoming a big issue.
 - İnsanların kişisel bilgilerini almak ve satmak önemli bir sorun oluyor.
That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
 - Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
People should be honest with one another.
 - İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.
He is a man of character.
 - O kişilikli bir insandır.
I've always been a good judge of character.
 - Her zaman insan sarrafıydım.
He is not a good person.
 - O iyi bir insan değil.
You are a mean person.
 - Sen kötü bir insansın.
This bird can imitate the human voice.
 - Bu kuş insan sesini taklit edebilir.
A lot of people think that bats are birds.
 - Birçok insan yarasaların kuş olduğuna inanıyor.
Each human being is an individual.
 - Her insan bir bireydir.
Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
 - Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age.
 - Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.
Mathematics is the most beautiful and most powerful creation of the human spirit.
 - Matematik, insan ruhunun en güzel ve en güçlü yaratısıdır.
After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
 - İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
Above the moon, everything is eternal; below, there is nothing save mortality.
 - Ayın üstünde, her şey sonsuz; altında, insanoğlu hariç bir şey yok.
The people on this earth are all mortals.
 - Bu dünyadaki insanların hepsi ölümlüdür.
You should work in the interests of humanity.
 - İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.
War is a crime against humanity.
 - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.
Eating animals is not that different from anthropophagy or cannibalism.
 - Hayvanları yeme, insan yeme ve yamyamlıktan o kadar farklı değildir.
What anthropoid would your girlfriend be most like? What a question... Well, um... An orangutan, I guess.
 - Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin? Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan.
He is a very forgetful fellow.
 - O, çok unutkan bir insandır.
Humans are the only living creatures that make use of fire.
 - İnsanlar ateş kullanan yaşayan tek yaratıklardır.
I'm a creature of habit.
 - Ben bir alışkanlıkların insanıyım.
... Here's a pretty insane number for you. ...
... It's insane, right? ...