Bu armağanı kabul edemem.
- I cannot accept this gift.
Tom onun kadınlara Allahın bir armağanı olduğunu düşünüyor.
- Tom thinks he's God's gift to women.
Sağlık en büyük Allah vergisidir.
- Health is the greatest gift.
O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
Bu hediye sizin için.
- This gift is for you.
Onun doğuştan yetenekleri var.
- He has natural gifts.
Onun yetenekli bir sanatçı olduğundan şüphe etmeye yer yok.
- There is no room to doubt that he is a gifted artist.
Yetenekli bir sanatçıdır.
- She is a gifted artist.
Hiç ödül beklemiyordum.
- I didn't expect any gift.
Tom ödülü isteksizce kabul etti.
- Tom reluctantly accepted the gift.
O çok kabiliyetli ve yetenekliydi.
- He was very gifted and talented.
Sağlık en büyük Allah vergisidir.
- Health is the greatest gift.
Tove Jansson'ın sadece Moomin'in annesi değil, aynı zamanda son derece yetenekli bir ressam olduğunu biliyor muydun?
- Did you know that Tove Jansson is not only mother of the Moomin, but also a extremely gifted artist?
Yetenekli bir sanatçıdır.
- She is a gifted artist.
O çok kabiliyetli ve yetenekliydi.
- He was very gifted and talented.
Onu hediye paketi yapar mısınız?
- Could you gift wrap it?
Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
- The gift shop is on the second deck.
Tom çok üstün yetenekli.
- Tom is very gifted and talented.
Yıl sonu hediyeleri gönderme Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.
- Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.
Davetiye, Hediyeler yok, lütfen diyordu.
- The invitation said, No gifts, please.
Bir öpücük yaşamın en değerli armağanlarından biridir.
- A kiss is one of life's most precious gifts.
Vasya amca hediye olarak bana bir tablo verdi.
- Uncle Vasya gave me a painting as a gift.
Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
- Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
You know what? Let's call it chipmunk gift, u gonna use this gift more than me!.
Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.
- Life does not repeat its gifts.
The woman on the telephone in the science-faculty office found me an address for Timothy Butler in no time at all. Full marks for information retrieval. Zero for security. If I had been consulted, I would have insisted that callers produce something more compelling than a vague interest in locating a student before his address could be handed over. Still, what it is they say about a gift horse?.
I had meant to speak for ten minutes and must now go on for forty, and, though I've been racking my brains for three hours to think of something, I simply cannot last the course. Now you've got to be a good chap and help me. You're a Free Trader and can tell our people what a wash-out Protection is in the Colonies. All you fellows have the gift of the gab.
gift-horse inspection.
a school for gifted children.
... The greatest gift that the dinosaurs ever gave us was dying. ...
... We will automatically gift to you in your album something ...