Nazik bir rüzgar esiyordu.
- A gentle wind was blowing.
Onun nazik bir kalbi vardı.
- She has a gentle heart.
Kibar görünüşlü yaşlı adam kalktı ve elini bana verdi.
- The gentle-looking old man got up and gave his hand to me.
Basset tazıları kibar köpeklerdir.
- Basset hounds are gentle dogs.
Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.
- Tom is a loving and caring gentleman.
Tom, Mary'yi yavaşça itti.
- Tom gave Mary a gentle push.
O, kapıyı hafifçe itti.
- She gave the door a gentle push.
Onun sesi yumuşak ve kibardı.
- His voice was soft and gentle.
Yumuşak bir rüzgar esiyor.
- A gentle wind is blowing.
Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu.
- As he grew older, he became gentler.
Tom nazikçe Mary'ye sarıldı.
- Tom gently hugged Mary.
Tom nazikçe Mary'yi dürttü.
- Tom gently nudged Mary.
Tom Mary'nin kolunu kibarca sıktı.
- Tom squeezed Mary's arm gently.
Gerçek kibarca anlatılabilir.
- The truth can be told gently.
O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.
- She laid the child down gently.
Tom kapıyı yavaşça ama sıkı bir biçimde kapattı.
- Tom shut the door gently but firmly.
O gece yavaşça onun tenini okşadım.
- That night, I gently stroked her skin.
Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
- The wind gently kissed the trees.
Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
- The wind gently kissed the trees.