Mary olağandışı notlar aldı.
- Mary got extraordinary grades.
Tom olağandışı bir atlamacıdır.
- Tom is an extraordinary jumper.
iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
- The iPhone is an extraordinary cell phone.
Tom olağanüstü gücü olan bir atlettir.
- Tom is an athlete with extraordinary strength.
Ciddi ve sıradışı bir sorunum var.
- I have a serious and extraordinary problem.
Davranışınız çok sıradışı.
- Your behavior is too extraordinary.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.
Olağan dışı bir şey fark etmedim.
- I didn't notice anything unusual.
Sanırım o olağan dışı.
- I take it that's unusual.
Biz alışılmadık bir şey bulmadık.
- We didn't find anything unusual.
Telefon soygunu alışılmadık bir şekilde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Sami kendini biraz garip hissediyordu.
- Sami was feeling a bit unusual.
Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.
- Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
Tom oldukça olağandışı.
- Tom is pretty unusual.
Bana sorarsan, o biraz tuhaf.
- If you ask me, she's a little unusual.
Onun tuhaf davranışı şüphelenmemize neden oldu.
- Her unusual behavior caused our suspicions.
... years. It's absolutely extraordinary. We've got 23 million people out of work or stop ...
... taking extraordinary numbers of construction workers who have ...