Tom'un olağanüstü dereceleri var.
- Tom got extraordinary grades.
iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
- The iPhone is an extraordinary cell phone.
Mary olağandışı notlar aldı.
- Mary got extraordinary grades.
Olağandışı bir şey görürsen polisi ara.
- Call the police if you see any extraordinary situation.
Piyanistin sıradışı bir yeteneği var.
- The pianist is endowed with extraordinary talent.
Mary sıradışı bir kadındı.
- Mary was an extraordinary woman.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.
... And so I am extraordinarily confident about America's ...
... who have done extraordinarily well because of this magnificent country that we live in, ...