Tom olağanüstü bir kişidir.
- Tom is an extraordinary person.
iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
- The iPhone is an extraordinary cell phone.
Davranışınız çok sıradışı.
- Your behavior is too extraordinary.
Ciddi ve sıradışı bir sorunum var.
- I have a serious and extraordinary problem.
Çoktan seçmeli testler sıradışı değildir.
- Multiple-choice tests are not uncommon.
Bu o kadar nadir değil.
- It's not all that uncommon.
Bu hiç nadir değil. Aslında o çok yaygın.
- It's not at all uncommon. In fact, it's very common.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.
A common remedy is uncommonly difficult to find.
Bald eagles are an uncommon sighting in this state.