kimseler

listen to the pronunciation of kimseler
Türkisch - Englisch
People
folks
folk
kimse
anybody

Why doesn't anybody translate my sentences? - Niçin kimse benim cümlelerime katkıda bulunmuyor?

Why doesn't anybody translate my sentences? - Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?

kimse
anyone

There was hardly anyone in the room. - Odada hiç kimse yoktu.

Tom didn't want to speak to anyone. - Tom kimseyle konuşmak istemiyordu.

kimse
{i} one

No one understands that. - Onu hiç kimse anlamıyor.

No one shall be arbitrarily deprived of his property. - Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.

kimse
dodger
kimse
man

No one knows exactly how many people considered themselves hippies. - Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.

I asked many persons about the store, but no one had heard of it. - Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.

kimse
any

No one speaks this language anymore. - Artık hiç kimse bu dili konuşmuyor.

There wasn't anyone in the room. - Odada hiç kimse yoktu.

kimse
person

He is such a bad person that everybody dislikes him. - O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.

I am a sensitive person, you know. - Duygulu bir kimseyim, bilirsin.

kimse
people

We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain. - Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.

No one knows exactly how many people considered themselves hippies. - Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.

kimse
sort

No one has time for that sort of thing. - Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.

kimse
party

Aside from him, nobody else came to the party. - Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.

Have you told anyone about the surprise party? - Sürpriz partiden kimseye bahsettin mi?

kimse
one can
kimse
wight
itibarlı kimseler
respectabilities
kimse
no one

No one understands me. - Hiç kimse beni anlamıyor.

No one may be compelled to belong to an association. - Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz.

kimse
soul

There wasn't a soul in sight. - Görünürde kimse yoktu.

We didn't tell a soul. - Biz kimseye söylemedik.

kimse
somebody

He thinks he is somebody, but really he is nobody. - O onun biri olduğunu düşünüyor ama aslında hiç kimse değil.

I am somebody and I am important. - Ben önemli kimseyim ve önemliyim.

kimse
anyone, anybody
kimse
no man

Because no man can speak my language. - Çünkü hiç kimse benim dilimi konuşamaz.

No man received enough votes to win the nomination. - Hiç kimse adaylığı kazanmak için yeterli oy almadı.

kimse
someone, somebody
kimse
(with a negative verb) nobody, no one
kimse
someone, somebody; anybody, anyone; nobody, no one
kimse
cad
kimse
thing

Nobody could explain how the thing was made. - Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.

Tom volunteered to do all the things no one else wanted to do. - Tom başka hiç kimsenin yapmak istediği her şeyi yapmak için gönüllüydü.

kimse
wallah
kimse
someone

You can't shake someone's hand with a clenched fist. - Sıkılmış bir yumrukla kimsenin elini sıkamazsın.

Why didn't someone help Tom? - Neden kimse Tom'a yardım etmedi?

kimse
nobody

Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player. - Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.

Nobody knows what will happen next. - İleride ne olacağını hiç kimse bilmiyor.

kimse
scavenger
kimse
bugger
kimse
dweller
nüfuzlu kimseler
men of weight
yakın işbirliği yapan kimseler
(Hukuk) close collaborator
Türkisch - Türkisch
(Hukuk) KESAN
Kimse
(Hukuk) KİMESNE
Kimse
nefer
kimse
Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi, şahıs, nefer: "Kimsenin girdisi çıktısı, alacağı borcu ile uğraşmak istemiyordum."- N. Cumalı
kimse
Olumsuz cümlelerde kişi: "Bir zaman hiç kimseye varmadım."- H. R. Gürpınar
kimse
Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi, şahıs, nefer
kimse
Kişi