He saw at a glance that his daughter had been crying.
- O, kızının ağladığını bir bakışta gördü.
She threw a glance at us.
- O bize bir bakış fırlattı.
Every time I look at this picture, I think of my father.
- Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
Let's look at the problem from a different point of view.
- Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.
This is a valid point of view.
- Bu geçerli bir bakış açısıdır.
Let's look at the problem from a different point of view.
- Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.
I saw the look of terror in Tom's eyes.
- Tom'un gözlerinde terör bakışını gördüm.
By the look in his eye I could tell that he was speaking tongue in cheek.
- Onun gözündeki bakışına göre onun şaka yollu konuştuğunu söyleyebilirdim.
At first blush, Tom's suggestion seemed feasible.
- İlk bakışta, Tom'un önerisi mümkün görünüyordu.
We have more in common than can be seen at first sight.
- İlk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönümüz var.
Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
I am looking at the matter from a different viewpoint.
- Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum.
Your way of looking at something depends on your situation.
- Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.
There are other aspects.
- Diğer bakış açıları var.
Let's look at the problem from a different point of view.
- Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.
We should consider the problem from a child's point of view.
- Problemi bir çocuğun bakış açısıyla düşünmeliyiz.
From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.
- Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
I am looking at the matter from a different viewpoint.
- Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum.
You've lost perspective.
- Bakış açısını kaybettin.
We should consider the problem from a child's perspective.
- Problemi bir çocuğun bakış açısıyla düşünmeliyiz.
He has a very materialistic outlook on life.
- Onun hayata çok materyalist bir bakış açısı vardır.
Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life.
- Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar.
We had lost the overview a long time ago.
- Biz uzun zaman önce genel bakışı kaybetmiştik.
Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
Look at this Japanese car.
- Bu Japon arabasına bak.
Look in the phone book.
- Telefon rehberine bakın.
Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person.
- Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.
She asked me to look after her baby in her absence.
- Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti.
You should look after the children from time to time.
- Zaman zaman çocuklara bakmalısın.
Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
- Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
Seen at a distance, the rock looked like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.
She has an absent look on her face.
- Yüzünde dalgın bir bakışı vardı.
Let me have a look at your video camera.
- Video kamerana bir bakayım.
Tom lowered his gaze.
- Tom dik dik bakışını indirdi.
Tom lowered his gaze.
- Tom dik dik bakışını indirdi.