Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Am I that much different from everyone else?
- Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?
Tom isn't very different from anybody else.
- Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
Show me another camera.
- Bana başka bir kamera göster.
By other's faults wise men correct their own.
- Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.
- Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.
I tried to convince Tom otherwise.
- Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.
I could not have done otherwise.
- Başka türlü yapamazdım.
Did Mary have any other children besides Jesus?
- Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?
There was no one there besides me.
- Orada benden başka kimse yoktu.
The little girl never smiles at anyone other than Emily.
- Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.
Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
- Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.
It was nothing but a joke.
- Bu şakadan başka bir şey değildi.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
Be happy and don't ask any more questions...that is best.
- Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
I won't answer any more questions right now.
- Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.
Cows are more useful than any other animal in this country.
- İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
They have no more wine.
- Onların başka şarapları yok.
Apart from his parents, no one knows him very well.
- Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
What else did you find in Tom's apartment?
- Tom'un dairesinde başka ne buldun?
Tom doesn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyor.
What else could I have done?
- Başka ne yapabilirdim?
They had no alternative but to retreat.
- Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.
We have no alternative but to work.
- Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.
Any further comment is redundant.
- Daha başka yorum lüzumsuzdur.
We need to avoid any further delays.
- Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
Apart from his parents, no one knows him very well.
- Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
I know nothing except that she left last week.
- Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
- Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
Save your long-winded explanations for someone else.
- Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.
The President called on everyone to save energy.
- Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.