The dog tagged along after his master.
 - Köpek sahibinin arkasından gitti.
We entered the room after him.
 - Biz onun arkasından odaya girdik.
Don't say such a thing behind her back.
 - Onun arkasından böyle bir şey söyleme!
His students speak bad about him behind his back.
 - Onun öğrencileri onun arkasından onun hakkında kötü konuşuyor.
I am told he has a broad back.
 - Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
 - Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
Smokers are asked to occupy the rear seats.
 - Sigara içenlerin arka koltuklarda oturmaları rica edilir.
Tom noticed a police car in the rear-view mirror.
 - Tom arka dikiz aynasında bir polis arabası fark etti.
Your right taillight is busted.
 - Sağ arka lamban patlamış.
The tail at the rear of the plane provides stability.
 - Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
 - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
The boy hid behind the door.
 - Çocuk, kapının arkasına saklandı.
Sami felt a little bit superior to his friends.
 - Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
Who needs friends! They'll just betray you in the end.
 - Kimin arkadaşlara ihtiyacı var! Onlar sonunda sana ihanet edeceklerdir sadece.
Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
 - Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
Tomorrow I’ll go out with friends after having lunch.
 - Yarın öğle yemeğinden sonra arkadaşlarla birlikte dışarı çıkacağız.
I asked after my sick friend.
 - Hasta arkadaşımın sağlık durumunu sordum.
Kangaroos have two small forepaws and two large, strong hind paws.
 - Kanguruların iki küçük ön pençesi ve iki büyük, güçlü arka pençeleri vardır.
The horse rose on its hind legs.
 - At arka ayaklarının üzerinde yükseldi.
I have a lot of friends to support me mentally.
 - Beni zeka olarak destekleyecek çok arkadaşım var.
Her boyfriend was not supportive.
 - Erkek arkadaşı destekleyici değildi.
There is a small pond in back of my house.
 - Evimin arkasında küçük bir gölet var.
There's one small cat hiding behind the car.
 - Arabanın arkasında saklanan küçük bir kedi var.
He has a wealthy supporter behind him.
 - Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
Your father's friends aren't his only supporters.
 - Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.