Her halükarda seni ilgilendirmez.
- In any case, it's no business of yours.
Her halükarda çok geç.
- In any case, it's too late.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about her family.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
Herhangi bir ev, hiç olmamasından daha iyidir.
- Any house is better than none.
Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!
- I can't take it anymore! I haven't slept for three days!
Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.
- Well, yes, but I don't want anyone to know.
Herhangi biri onu yapabilir.
- Anyone could do that.
Beni her zaman arayabilirsin.
- You can call me at any time.
Lütfen her zaman beni görmeye gelebilirsin.
- Please come and see me any time.
Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
- Is there anyone else wanting to eat?
Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
- Anyone can cultivate their interest in music.
Biraz Fransız şarabın var mı?
- Do you have any French wine?
Tom Mary'ye niçin biraz para vermesi gerektiğine dair hiçbir neden düşünemiyordu.
- Tom could think of no reason why he should give Mary any money.
Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
Her neyse, ben elimden geleni yaptım.
- Anyway, I did my best.
Her neyse, asla bilmeyeceksin.
- Anyway, you'll never know.
O gürültüye daha fazla dayanamadım.
- I couldn't put up with that noise any longer.
Onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
- I can't stand his arrogance any longer.
Şans eseri olarak Tom'u tanıyor musun?
- Do you know Tom by any chance?
Her halukârda ebeveynlerine itaat etsen iyi olur.
- In any case you had better obey your parents.
Her halukarda, bu işi yarına kadar bitirmek zorundayım.
- In any case, I must finish this work by tomorrow.
Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
- I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
Birisi soruma cevap verebilir mi?
- Can anyone answer my question?
Tom'un şu anda birisiyle konuşmak için vakti yok.
- Tom doesn't have time right now to talk to anyone.
Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.
- I won't answer any more questions right now.
Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
- Be happy and don't ask any more questions...that is best.
Bahçemizde yok denecek kadar az çiçek var.
- There are scarcely any flowers in our garden.
Artık hiç kimse bu dili konuşmuyor.
- No one speaks this language anymore.
Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
- Why doesn't anybody translate my sentences?
Cevaplayabilecek herhangi birisi var mı?
- Is there anyone who can answer?
Herhangi birisi Tom'u gördü mü?
- Has anybody seen Tom?
Artık onu sevmiyorum.
- I do not love him any longer.
Ben artık onun zorbalığına katlanamam.
- I can't put up with his violence any longer.
Daha çok öğrencinin gelmek istediğini sanmıyorum.
- I don't think any more students want to come.
Onu senden daha çok sevmiyorum.
- I don't like it any more than you do.
Kızınız artık bir çocuk değildir.
- Your daughter is not a child any more.
Ben bu acıya artık dayanamıyorum.
- I can't stand this pain any more.
Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
- I didn't want to spend any more time trying to convince Tom to study French.
Tom Boston'da gerektiğinden daha fazla zaman geçirmek istemedi.
- Tom didn't want to spend any more time than necessary in Boston.
Bunların arasından herhangi birini seç.
- Choose any one from among these.
Bizden herhangi biri onu yapabilirdi.
- Any one of us could do it.
Ne olursa olsun, programı değiştiremeyiz.
- At any rate, we can't change the schedule.
Ne olursa olsun yağmur durduğunda dışarı gideceğim.
- At any rate I will go out when it stops raining.
Ne olursa olsun, yarın trene yetişin.
- In any case, catch the train tomorrow.
Ne olursa olsun düşüncemi değiştirmeyeceğim.
- In any case, I won't change my mind.
Ne pahasına olursa olsun, savaşı önlemeliyiz.
- We must prevent war at any cost.
Konserin, ne pahasına olursa olsun, bir başarı olmasını istiyorum.
- I want the concert to be a success at any cost.
Ne pahasına olursa olsun bu planı uygulayacağım.
- I will carry out this plan at any price.
Ne pahasına olursa olsun amacımıza ulaşmalıyız.
- We must achieve our aim at any price.
Hiç olmazsa, bu sizin için iyi bir deneyim olacaktır.
- At any rate, it will be a good experience for you.
Hiç olmazsa nedenini araştırmalıyız.
- We have to investigate the cause at any rate.
Neredeyse hiç İngilizce kitabım yok.
- I have hardly any English books.
Yanımda neredeyse hiç param yok.
- I have hardly any money with me.
Her durumda, ben zaten tamamen size affettim.
- In any case, I've already entirely forgiven you.
Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- In any event, I will do my best.
Her ne kadar bu ayakkabıları artık giymesem de, onları atmaya kıyamıyorum.
- Even though I don't wear those shoes anymore, I can't bring myself to get rid of them.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about her family.
Birkaç gün bir şey yememelisin.
- You must not eat anything for a few days.
İlginç kitapların varsa, bana birkaç tane ödünç ver.
- If you have any interesting books, lend me some.
Herhangi bir mantar yenilebilir fakat bazıları sadece bir kez.
- Any mushroom can be eaten, but some only once.
Bazı insanlar herhangi bir dine inanmıyor.
- Some people don't believe in any religion.
Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?
It won't do you any good.
I wasn't any too easy in my mind.
Any may apply.
He's no longer the wholesome Chamber of Commerce bigshot we used to know in the olden days, Doc, he's bad shit anymore.
They don't make repairable radios any more.
I don't like Braques any more than I like Picasso.
This wasn't just any old fan, but the president of his local fan club.
Any way you slice it, we have to get out of here and we have to take him with us.
Jim broke the window — or maybe it was John? At any rate, the window’s broken now.
Are you by any chance looking for a new staff member?.
I just misspelled my own name! Could I be any stupider?.
H. T. Webster's comic strip, The Timid Soul, in the Oakland Tribune of September 10, 1950 used the tendency to repeat worn phrases as the subject for the hero's good intentions. The following are recorded: . . . Don't take any wooden nickels.
Are you getting any?.
Though unusual in the Dublin area he knew that it was not by any means unknown for desperadoes who had next to nothing to live on to be abroad waylaying and generally terrorising peaceable pedestrians by placing a pistol at their head.
Few if any pianists have performed the Grieg concerto with such sensitivity.
With any luck (= I hope that) we should get to Newcastle by early evening.
That makes no sense at all.
- That doesn't make any sense.
We did not see any children at all.
- We didn't see any children at all.
... At any given time, we are running a collection of ...
... loans, so the banks weren't taking any risks, ...