Suddenly the ground seemed to disappear from beneath my feet.
- Aniden zemin ayaklarımın altından kayboluyor gibi görünüyordu.
Tom is sitting beneath the tree.
- Tom ağacın altında oturuyor.
The young woman under that tree looks sad.
- Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.
I found my dog lying under the tree in our yard.
- Köpeğimi bahçemizdeki ağacın altında uzanırken buldum.
The man watched the sun set below the horizon.
- Adam ufkun altında güneşin batışını izledi.
It is ten degrees below zero now.
- Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece.
Tom found his key underneath the sofa.
- Tom anahtarını divanın altında buldu.
The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.
- Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
I won't take this lying down.
- Bunun altında kalmayacağım.
It's turtles all the way down.
- Onun altında da hep kaplumbağalar var.
A submarine can travel over and under the water.
- Bir denizaltı, su yüzünde ve su altında yolculuk edebilir.
Hundreds of fields were submerged in the flood.
- Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
The calf muscle is located on the back of the lower leg.
- Baldır kası alt bacağın arkasında yer alır.
My lower left back tooth hurts.
- Benim sol alt arka dişim ağrıyor.
Alchemists tried to turn base metals such as lead into gold.
- Simyagerler kurşun gibi baz metalleri altına dönüştürmeye çalıştı.
The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.
- Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.
Is the cat on the chair or under the chair?
- Kedi, sandalyenin üstünde mi yoksa altında mı?
These games are listed under the adult category.
- Bu oyunlar yetişkin kategorisi altında listelenmiş.
I think Tom did that subconsciously.
- Sanırım Tom bunu bilinç altında yaptı.
The lower lip is bigger than the upper lip.
- Alt dudak, üst dudaktan daha büyüktür.
Tom squatted down to put something on the lower shelf.
- Tom alt rafa bir şey koymak için çömeldi.
They were playing footsie under the table.
- Onlar masa altından ayakla birbirlerini taciz ediyorlardı.
The footnotes are at the bottom of the page.
- Dipnotlar sayfanın alt kısmındadır.
For that reason, temporary workers are working under inferior conditions.
- Bu yüzden, geçici işçiler kötü şartlar altında çalışıyorlar.
It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
- Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
Tom likes to read English subtitles while watching movies in English.
- Tom İngilizce filmler izlerken İngilizce altyazıları okumayı sever.
Maglev trains require expensive infrastructure.
- Maglev trenleri pahalı bir altyapı gerektirir.
Climate change, civil war, financial hardship, and infrastructural chaos have all caused turmoil in this country.
- İklim değişimi, iç savaş,finansal zorluk ve altyapısal kaosun hepsi bu ülkede karışıklığa neden olmuştu.
Read the bottom of the page.
- Bir sayfanın alt kısmını okuyun.
Tom got some chewing gum stuck on the bottom of his shoe.
- Tom'un ayakkabısının altında sıkışmış biraz sakız var.
I work best under pressure.
- Ben en iyi baskı altında çalışırım.
Tom's cool, calm, and collected, even under pressure.
- Tom, baskı altındayken bile soğukkanlı, sakin ve aklı başında.
Do not search for a calf under an ox.
The mouse ran underneath the bed.
- Fare yatağın altına kaçtı.
Tom crawled underneath the bed.
- Tom yatağın altında süründü.
That upset all our plans.
- O, bütün planlarımızı alt üst etti.
Tom is going to be upset if Mary doesn't do that.
- Mary onu yapmazsa Tom altüst olacak.
Always have your dictionary close at hand.
- Daima sözlüğünü el altında bulundur.
Please keep this book at hand.
- Lütfen bu kitabı el altında tutun.