The privilege is reserved exclusively for women.
- Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.
We have exclusive rights to Tom's invention.
- Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.
Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
- O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
I wish I could be more specific.
- Keşke daha özel olabilsem.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
The television show was interrupted by a special news report.
- Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
Tom has a personal bodyguard.
- Tom'un özel koruması var.
Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
- Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
- Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
Tom did it for no particular reason.
- Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.
Tom wasn't feeling particularly talkative.
- Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
My boss called me down for making private calls on the office phone.
- Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
The dedicated bike zone is most often at the rear of the train.
- Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.
You are not allowed here. This is private property.
- Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.
You are trespassing on private property.
- Özel mülkiyete izinsiz giriyorsunuz.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
Laura is very particular about her clothes.
- Laura elbiseleri hakkında çok özel.
You handled that particular situation very well.
- O özel durumun çok iyi şekilde üstesinden geldin.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.