This is a very exclusive club.
 - Bu çok özel bir kulüp.
We have exclusive rights to Tom's invention.
 - Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.
I want specific information.
 - Özellikli bilgi istiyorum.
When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
 - Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
What's the restaurant's speciality?
 - Restaurantın özel ürünü nedir?
Do you have any special reason why you want to go to America?
 - Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?
I don't know much about Tom's personal life.
 - Tom'un özel hayatı hakkında çok şey bilmiyorum.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
 - Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
 - Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
 - Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
I am pleased with this vivid portrait in particular.
 - Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
I don't think Tom is particularly handsome.
 - Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
 - Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
Private detectives were hired to look into the strange case.
 - Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
Please respect my privacy.
 - Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
The dedicated bike zone is most often at the rear of the train.
 - Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.
Tom is a very dedicated student.
 - Tom çok özel bir öğrenci.
You are not allowed here. This is private property.
 - Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.
Superconductivity is a physical property.
 - Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
 - Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Japan has many distinctive traits.
 - Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
Each language has its peculiarities.
 - Her dilin özellikleri vardır.
Laura is very particular about her clothes.
 - Laura elbiseleri hakkında çok özel.
You handled that particular problem very well.
 - O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
 - ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
 - Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
 - Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
 - Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.