Tom gazın kapalı olduğundan emin olmak için kontrol etti.
- Tom checked to make sure the gas was turned off.
Gazın kapalı olup olmadığına bak.
- See if the gas is turned off.
Tom gelecek pazartesiye kadar ofisin dışında olacak.
- Tom will be out of the office until next Monday.
Tom kampüs dışında yaşıyor.
- Tom lives off-campus.
Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya bindi ve arabayla uzaklaştı.
- Tom put his bags in the trunk, then hopped in the car and drove off.
Ada kıyıdan yaklaşık iki mil uzaklıktadır.
- The island is about two miles off the coast.
Belki kendi yolumdan sapacağım.
- Maybe I'll just wander off on my own.
Sapa kaplıcaları severim.
- I like hot springs that are off the beaten track.
Arabamızda ters giden bir şey olmalı; motordan duman çıkıyor.
- Something must be wrong with our car; the engine is giving off smoke.
Tom geçen hafta izne çıkmış olmalı.
- Tom must've had time off last week.
Sen yoldan çıkmışsın.
- You are way off the track.
Dışarı çıkmadan önce gazı kapatmayı unutmayın.
- Don't forget to turn off the gas before going out.
Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
- Be sure to turn off the gas before you go out.
Balina, Wakayama kıyılarının açıklarında bulundu.
- The whale has been found off the coast of Wakayama.
Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
- Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
Ben aklımı işten çıkarmak istiyorum.
- I want to get my mind off work.
Tom gömleğini çıkarmak zorunda değildi.
- Tom didn't have to take off his shirt.
Önerimi açıkça reddetti.
- He rejected my offer flatly.
Tom herhangi bir açıklama sunmadı.
- Tom didn't offer any explanation.
Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
- Be sure to turn off the gas before you go out.
O ofisten dışarı fırladı.
- He rushed out of the office.
Senin aksanın iyi ama telaffuzun biraz zayıf.
- Your accent's good, but your pronunciation's a little bit off.
Tom çoğunlukla ofisten ayrılan son kişidir.
- Tom is often the last one to leave the office.
Tomu çaktan ayrılan son kişiydi.
- Tom was the last one off the plane.
Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.
- Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off.
Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.
- When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off.
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Güneş doğduğu için, ışığı kapattım.
- The sun having risen, I turned off the light.
Tom önerimizi kabul etmek için isteksiz görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to accept our offer.
İsteksizce motoro çalıştırdı ve gitti.
- Reluctantly, he started the engine and drove off.
Uçak Paris için kalkmak üzere.
- The plane is about to take off for Paris.
Uçak kalkmak üzereydi.
- The plane was about to take off.
Ağustos ayında neredeyse tüm mağazalar indirim sunar.
- In August almost all the stores offer discounts.
Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
- We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
O, çalıştığı ofis yakınında öğle yemeği yer.
- She eats lunch near the office where she works.
Arabamı büro yakınında park ediyorum.
- I am parking my car near the office.
O, gripten dolayı izinlidir.
- She's off with the flu.
Polis vurularak öldürüldüğünde izinliydi.
- The policeman was off duty when he was shot to death.
Tom Rota 19'dan uzakta yaşadı.
- Tom lived just off Route 19.
Uzakta bir silahın patladığını duydum.
- They heard a gun go off in the distance.
Dan kabaca polis memuruna hakaret etti.
- Dan rudely insulted a police officer.
Onun kaba davranışı tarafından rencide edildim.
- I was offended by her crude manners.
Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
- Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
Köşe başında postahane vardı.
- There used to be a post office on the corner.
Allah aşkına o, günün bu saatinde nereye gitmiş olabilir.
- Where on earth can he have gone off to at this time of day?
Uzmanlar üç olası açıklama teklif etti.
- Experts have offered three possible explanations.
Binlerce olasılık bizi yeni bir hayata davet ediyor.
- Life offers us millions of possibilities.
Ofisimdeki yazıcı bozuktur.
- The printer in my office is broken.
Peter'in ofisindeki yazıcı bozuk ve artık yazdırmıyor.
- The printer in Peter's office is broken and doesn't print anymore.
Bu gaz kötü bir koku verir.
- This gas gives off a bad smell.
Hava kötüleştiği için, kalkış ertelendi.
- The weather getting worse, the departure was put off.
Köpek sahibinin sesini duyar duymaz, bir ok gibi fırladı.
- As soon as the dog heard his master's voice, off he ran like a shot.
Ev sahibimiz bize bir içki önerdi.
- Our host offered us a drink.
Gangasterler bir rakip çete liderini öldürmek için planları gereği onun içeri girmesine izin verdiler.
- The gangsters let him in on their plan to knock off a rival gang leader.
Mafya rakip gangsteri öldürmek için kendi planları üzerinde onu içeriye aldı.
- The mafia let him in on their plans to knock off a rival gangster.
Tom dondurucudaki dondurmayı tamamen bitirdi.
- Tom finished off the ice cream that was in the freezer.
Tom'un sorusu Mary'yi tamamen hazırlıksız yakaladı.
- Tom's question caught Mary completely off-guard.
Biz iyi bir başlangıç yaptık.
- We're off to a good start.
Kötü bir başlangıç yaptık.
- We got off on the wrong foot.
Tom hararetli ve yorgun görünüyordu, ona soğuk bir içecek teklif edip, oturup dinlenmesini söyledim.
- Tom looked hot and tired, so I offered him a cold drink and told him to sit down and rest.
Tom gerçekten yorgundu. O saat dokuzda ışığı kapadı ve birkaç dakika içinde hızla uykuya daldı.
- Tom was really tired. He turned off the light at nine and was fast asleep within minutes.
Oyun önümüzdeki haftaya kadar ertelenmiş olabilir.
- The game may have been put off till next week.
Bu sabahtan beri elektrik kesik.
- The power has been off since this morning.
Bu sabahtan beri elektrik kesik.
- The power has been cut off since this morning.
İlgilenmiyorum. Defol git.
- I'm not interested. Buzz off.
Dengesini kaybetti ve bisikletinden düştü.
- He lost his balance and fell off his bicycle.
Rüzgar durduktan sonra, tekneyle açık denize yelken açalım.
- After the wind has stopped, let's sail the boat off to the open sea.
Turizm danışma bürosu nerede?
- Where is the tourist information office?
Dan bile Linda'ya bir fincan teklif etmedi.
- Dan didn't even offer Linda a cup.
I've been off drugs for almost a month.
She's on vacation, so she'll be off the net for another week.
I'm off — see you later!.
Can you off the light?.
We're just off the main road.; ''The island is 23 miles off the cape.
We've been off the grid for three days now.; He took 20% off the list price.
This milk is off!.
The book fell off the table.
I'd like to re-order those printer cartridges, let's say 5-off.
sales are off this quarter.
He didn't buy it off him. He stole it off him.
I took it off the table.; Come off the roof!.
die off.
He's off the computer, but he's still on the phone.; Keep off the grass.
He got in the way so I had him offed.
He's been off his feed since Tuesday.; He's off his meds again.
I've just returned from the post office.
- I have just returned from the post office.
Muriel is making a poor living from her part-time job.
- Muriel is living poorly off of her part-time job.
Aren't you a police officer?
- Aren't you a police officer?
... because there's no tradeoff if you make a trade-off in things that are ...
... can always turn this on or off, either globally or on an ...